30 Aralık 2022 Cuma
Teşekkürler Hayat!
23 Aralık 2022 Cuma
bedenin yükü
Yalansız dolansız dümdüz bir hayat var demişler. Kimsenin kimin kimsesi olmadığı bir yerde dağ doruklarında bulutlara yakın. Serin ve güneşli. Soğuk suların dağ keçilerinin olduğu kartalların yuvası. Insan eli değmemiş. Dağ çiçeklerinin mis kokusu. Nasıl yorgunum bir bilsen. Bir iç daha çekiyorum. Dünyada yaşayışım son bulsun. Bir alem ki alemlerden alem beğen. Süra İsrafil üflesin. Yorulanlar dinlensin.
Bedenim yorgun. Bedenim ağır. Derin bir uyku hali ama uykuya hasret. Kapanmayan gözler, gözler sevinci özler. Huzur ile ersin murada, develer tellal pireler berber olsun. Çocukluğumda hiç masal dinlemedim. Masal ne onu Türkçe kitaplarından öğrendim. Yokluğunu da çekmedim. Masallarla büyüseydim bir kurtarıcı arardı gözüm uykularda. Yok benim benden başkam.
Kuru sözlere, vaatlere karnım tok. Tırnağın varsa başını kaşı der annem. Tırnak insanın hayatında önemlidir. Dişinden tırnağından artır, tırnağınla kazı, dişini tırnağına tak çünkü kimse senin tırnağın bile olamaz derler. Tırnak diye kesip atıyoruz bir de. O bile ne kadar önemli bizde.
Kafam o kadar ağrıyor ki dayanamıyorum bu ağrılara. Bazen içimde hiçbir şey olmamaya direten ben diyorki çek git bu hayattan bu diyardan bu insanlardan. Alacak verecek kalmadı. Bırak. Helali hoş olsun acıların. Yanına kar olsun yaşadıkların. Çık yola. Yol nereye... olmaz. Bir iki kelimemde bile bir pes etme. Etme be! Ettiklerin yetmedi mi kendine? Kalk doğrul! Buda geçer...
Umarım uyandığınızda tüm dertleriniz geçer. Acılarınıza alışmayın. Sabahın serinliği kalbinizin ateşini söndürsün. Ferah uyanın güne. Gönülden dualarınız olsun. Esen olun!
24.12.22/04:04|fk
30 Kasım 2022 Çarşamba
bizde ölenlere kuş olup uçtu derler...
21 Kasım 2022 Pazartesi
GünSaydım
14 Kasım 2022 Pazartesi
Sokrates ve Üç Filtre
11 Kasım 2022 Cuma
40'lar
Merhaba, öylesine cümleler kurmak için huzurundayım benliğimin. Geçmiş
Cuma’nın hürmetine küfürsüz cümlelere geçmiş mi bilemem ama bulunmaktayım en
fiilimsisinden. Yıllardır okurum, her şeyi zaman bulup kendimi ödüllendirmek
istediğim her an. Zira kıymetini bilmiyoruz en değerli anımızın, zamanımızın.
Benim en büyük pişmanlığım hep daha az okumamdır. Kitaplığımda alınmış ama
okunmamış, sırası gelmemiş, tecrübe edinilmemiş nice kitaplar var başka
hayatları anlatan. Roman demiyorum sadece. Her kitap bir hayat bir tecrübe.
Okudukça yazmak iyi geliyor. Yazdıkça pekişiyor aklında okudukların.
Önceleri bir konu hakkında yazmadan okumamayı tercih ederdim etkilenmemek
için. Sonra da benzer bir cümle denk gelince kendimi ilk o cümleyi ben kurdum
diyememenin acizliği ile kendi içimde kendimi sindirirdim. Korkakça. Yazık
kalemini korkak alıştıranlara. Divan Edebiyatında Nefi’yi bilmeyen yoktur. O
usta övdüğünü öyle över öyle över ki sanırsın Silifke Yoğurdu. Ama yerdiğini
yerişi ancak teneşir paklar bunu dersin. Ben Nefi’yi çok severim. Örnek de
almışımdır geçmişimde. Ancak insan büyüdükçe diline kendi acı biberini kendi
sürüyormuş, ayaklarına prangayı kendi takıyormuş. Büyümemeyi çok geç ama
yeğlerdim. Büyüdükçe artıyor insanın derdi gamı.
Bi söz var iki manada da kullanılır güzel bir atasözüdür. Dereyi görmeden
paçayı sıvamak. Deriyi diye de kullanılır. Ben bu sözü o kadar hayat felsefesi
edinmişim ki, hani gelip dünyanın anahtarını verseler elime açmaya yeltenmem.
Bu devir de değişecek, her şey geçecek diye. Hazıra konamayışım, çabalayışım,
iç huzursuzluğum hep olacak. Büyüdüm çünkü. Yanlış anlaşılmasın bu benim
korkaklığımdan da değil. Temkini elden bırakmıyorum hepsi bu. Giden gidiyor.
Bu dünya geçici. Ölüm varsa kalıcılık yoktur çünkü.
Kırk yılda bir gibi diye bir söz vardır. Hani bir fırsatı beklersin de o
tam pes ettiğinde sana gelir, ya da kırk gün kar yağar bir gün av olur o zaman
da çarık yırtık olur derler ya. Bu sözü ne zaman iş işten geçse ben söylerdim
babama, babam senin lafın derdi düşünün kendime nasıl mal ettiğimi? Bazen de
bir şeyi kırk yıl düşünsek aklımıza getiremeyiz ya, ya o kadar şaşırtmıştır ya
üzmüştür ya da sevindirmiştir işte. Bir de Peygamber Efendimizin bir sözü var
ya, bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diye. O kadar hevesli o kadar
sadakatliyiz işte. Bir de ben iyi yaparım bu işi bir acı kahvenin kırk yıl
hatrı vardır derler. Nice insanlarla nice kahveler içtik adı sanı kalmadı
çoğunun. Hatırımızda izi bile kalmadı zehir zıkkım olsun. Bir de bazen bizim
büyükler derler ya benim konumuma gelmek için kırk fırın ekmek yemen lazım
diye. La sizin kırk ile derdiniz ne bilmiyorum ama kılı kırk yarıp, kırkından
sonra azıp, delinin attığı taşı kuyuda arayan kırk akıllıyı geçip, kırkında
erişip, katranı kırk yıl kaynatıp, sonunda kırk satır mı kırk katır mı deyip
sürgüne de ben gidecem kırk haramilerle kırklarla yedilere karışıp.
Kafamın ne denli karışık olduğunu siz düşünün yani. Sayılar bahane. Köşeli
bir jeton beynimin içinde. Gözlerim perdeli. Bir deli meczupluğu var üzerimde.
Aklımı peynir ekmekle yemişim ben. Aciz bir bağlama çalar içimde. Mızrabı tele
değil yüreğime değer. Yaslı haberlere alıştık, yaşlı gözler, serde erkeklik var
der. Acıyı da severiz. Kadir kıymet bilmeyen Azrail değildir. Mevsimi gelmişe,
hasat zamanı başlamıştır gönüllerde. Hüsrana uymayın, her hasret bir vuslat
yaşar tende.
11.11.22/01:37/fk
3 Kasım 2022 Perşembe
payız🍂
Az kaldı az diyorum içimden. Sicimle birbirine bağlı olan hayatlar urganla yok olup gidiyor. O urgan ki boynunda dünyanın yükü çekseler altındaki kürsüyü kırılacak zaten hali hazırda da kırık olan boşluğu. Sebep belirtmeden, acele ederek, habersiz, koşa koşa, ateş almaya gelir gibi öyle lanet yani! Gitmese olmaz mı giden? Bazen iki dudak arasında yaşıyoruz hayatı. Giden iki metre kefene müptela. Herkesin küçük kıyameti o sıra. Tek bir sayha onlara da çalınıyor mu? Yoksa Azrail çan çalarak mı geliyor? Kiliselerdeki, saatli kulelerdeki çanlar gibi. Acı acı yokluğu çalıyor varlık içinde değil mi?
Var mıyız ki? Var olsak varlığımıza delil aramaya ne gerek var dünya bir aldanışsa. Yokluğu çalmak. Kapıdan ya da bacadan. Hırsız kapıdan da gelmez ki… gelen hırsız mı ki? Gelmesin gidecekse hırsız bile olsa. Varlıktan geç. Yokluğu arayın basit denklemler üzerinde. Tüme mi varırsınız tümden mi gelirsiniz bilemem. Matematiğim iyi değil mantık da yürütemem. Azdan az çoktan çok ama eşit değil gibi. Eşitlik varlıkta yok olmak gibi. Haklı sancılar çekiyorum benlik davası içinde benliğini bir kenara bırakamayan o sufi benim. Zahit olanda benle.
Tan yeri ağarırken kalkıp kararırken teslim ettiğim ömrümü hiçe sayan ömür törpüsü bir hayat. Bu hayat da hay* can değil miydi? Canımız çıkınca mı anladık hay* van olmadığımızı toprağa gömdüler diye. Toprağın bağrına ne ekersen can verir demiştim önceleri ama insan tohumu yeşermez. Kan olmazsa suyu. Su ile açmaz çiçek kan gerek.
Hep yolcuyuz böyle geldik gideriz, dünya senin vatanın mı yurdun mu? Diyor Neşet dedem. Vatanımız neresi, insanın insana yük olduğu bu zamanda canın da bedene mülk olduğunu düşünen güruh, nerede? Gitmeyeceksiniz tamam siz. Dünyanın sırtına kazık çakıp oraya da bayrak dikeceksiniz. Telli duvaklı.
Bu var oluş sancısı, bu gaflet, bu terane. Dilimden dökülen bu başkaldırı kelimelerime vururken darbe, ben, ben olmayı bırakacağım büyük ihtimalle Atsız’ın meçhulünde. Meçhul kaderi de Tanrı yazmış. Gitmesek de.
03.11.22/fk
28 Ekim 2022 Cuma
kaygı
Kainata şöyle bir bakın insan dışında tüm canlıların kaygısız olduğunu görürsünüz. Atlar, eşekler, sığırlar, koyunlar ya da doğadaki otoburlar sadece otlarlar. Et oburlar da koşarlar koşarlar maratondadırlar. Hep bir acele hep bir koşturma... ama karınları doyunca kaygı biter. Kendi aralarındaki mücadeleler vardır elbet ama bir insanoğlu gibi kurt bugün eve ne götürecem, aslan bu kış çocuğa mont almak lazım, ya da kuş ben şu davette ne giyecem diye düşünmezler. En sade doğal halleri ile her türlü elbiseden güzel giyinirler dört mevsim. Gök yüzü bile renk değiştirir. Sular ondan deli gibi dalgalı. Ağaçlar sonbaharda ayrı baharda ayrı güzel. Bunlar demiyor bu kış ne edecez doğalgaz faturası ne olmuş öyle ya! Diye. Ya da koltuk takımımızı yenileyelim hayatım hep mercan hep mercan biraz da zümrüt kullanalım demiyor balıklar. Sinekler tektaş beklemiyor üremek için.
Demem o ki insanoğlunun sırtında bir yük gelişecek, her yıl bir diğer yıldan üstün telefon almazsa modadan geri kalacak. Gelişim değişim demek. Evrimağacında okudum ahtapotlar bir kavanozu, pet şişeyi açabiliyormuş. Gördükleri yüzü unutmayacak hafızaya sahiplermiş. La hayvanların 3 kalbi 9 beyni var çağın hangi teknolojisini geliştirdiler, yapay zeka, robot, kuantum ya da uzay teknolojisi falan? Önemli olan bir şeyin sizde olması değil onu kullanip işlevsel hale getirmek. Kullanmadığın zaman bilgi bile çöptür. Sınıflandırmasını yapamayacam şkmdi ne tür bigi diye.
Sadede gelmek gerekirse pek dertliyim. Kafam karma karışık. Yazmak istiyorum ama yazmak istediğim kelimeler cümleme sığmıyor. Cümleyi uzatıp paragrafla uğraşmak işime gelmiyor. Kısa ve anlamlı tek bir kelime yazmak istiyorum Allah'tan sansür uygulanma olayı yok. Ama onu da yapasım yok. Aşağıda bir tren sesi. Sirenler çalınıyor. Gidenler bir umutla gidiyor dönenler hep yaralı.
Geceye Hüsnü Arkan'dan bir şarkı bırakıyorum. Eylül gideli bir ay oldu Kasım da geldi ama...
Bu deli eylül, bu yelkovan kuşu, sabır akşamları
Sabah olsun geçer geçer bu zulüm
Bir kapıyı açar, sokaklara vurur
Yürür gidersin ömrüm
Yılların kucağında uyur uyanır
Güler geçersin
Basıp gidesim var ki vallah
Düşüp ölesim var
İki hevesim var ki vallah
İkisi de sensin
Yakıp gidesim var ki vallah
Seni göresim var
İki sebebim var ki vallah
İkisi de sensin
...
28.10.22/22:22/fk
5 Ekim 2022 Çarşamba
Məndə sığar iki cahan, mən bu cahanə sığmazam.
6 Eylül 2022 Salı
beddua2
Bir hocam vardı, hep sen bir şeye kızdığında sinirini, öfkeni kendine veriyorsun. Kendini suçlayıp yine kendine yükleniyorsun. Diye. Doğru söylüyor. Herkes kötü ben miyim iyi? Sütten çıkma ak mı kaşığım? Yağ gibi üste mi çıkıyorum. Bozacam lan ağzımı...siz karaktersiz, şerefsiz, riyakâr, sahtekâr, bencil, iki yüzlü puştlar siz ne oluyorsunuz. Ben suçluyum siz çok mu iyisiniz. Hep kendime yükleniyorum çok da kılişe olacak ama ben size o değeri verdiğim için götünüz kalktı. Sizi gidi baylar bayanlar sizi. Insanlıktan nasibini almamış ayran budalaları. Biraz fazla kazanınca herkesi satın alabileceğini sanan soytarılar. İşi bitince görmezden gelen görgüsüzler.
Barış Abi ne diyor, "kimseler anlamazdı ya nasip ne demekti..." diye. O sıra bize de gelecek bakalım. Her zaman güz olmaz yaprak dökülmez. Elbet bahar gelecek. Kurt o kışı geçirecek ama yediği ayazı da unutmayacak. Gece akıp gidecek güneş de doğacak. Etraf aydınlandığında sizin yüzünüzün ne kadar kara olduğuda ortaya çıkacak.
Dedikodu yuvası olacağınıza bülbül yuvası olun. Leş kokacağınıza o bülbülün ayakları güle değsin. Kim kiminle ne bok yiyor size düşmesin. Her koyun kendi bacağından asıldığı gibi herkes de kendinden sorumludur. O çıngıraklı yılanlar bile sizden karakterli en azından geldiklerini belli ediyorlar. Siz yılan dilli kansızlar sürüsü siz ne oluyorsunuz. Siz bokun üstündeki sinekten farksız yaşıyorsunuz. Aldığınız tat ve gördüğünüzden başka bir bahçe bilmediğiniz için geldiğiniz yer gibi sayıyorsunuz gül bahçelerini. Inansanız da inanmasanız da bu taraf daha iyi.
Dikenine katlanıyorsak gülün özüne ulaşmak için. Bizim kulağımızda divan şiirleri misal hayal meyal. Bülbülün çilesi.
Insanlar mücadele ediyorlar, herkes gibi. Herkesin bir sıratı, bir suratı bir de sıfatı var. Duam sırat-ı mıstakim üzre olmak. Doğru yerde doğru zamanda bulunmak.
Ama köstek olmayın be! Insan olun, insan kalın. Kuran-ı Kerim'in Kehf Suresinde Hızır ile Musa'nın yolculuğu anlatılır. Orada nasıl Musa olan bitene anlam veremezse ben de çevremde olana bitene anlam veremiyorum artık ama siz eşşoğlu eşşekler siz Hızır değilsiniz. Aklımla oynamayın. Yine Hızır demişken o insanları hep inandıkları, istediklerinin suretinde görürmüş. Ben de artık herkesi taptıkları şeylerin suretinde görmeye başladım. Ama ben Yavuz'un Mısır seferinde araştırdığı Sin Şın hikayesinin delisi değilim. Olan olacak Deli Dumrul edeceksiniz beni. Adımız zaten deliye çıkmış biz veli olsak ne yazar.! Peygamber Efendimiz (sav.) iki tür insana acıyın bunlar, zenginken yoksul durumuna düşenler ve cahiller arasında kalmış alimlerdir diyor. Biz alim değiliz ama oladabilirdik be! Ama acınacak haldeyiz. Yazık bize. Imandan yoksun kalmış kalplerimize. Şimdi Kuran'dan örnek veriyorum diye de bir şeyler diyecek olanlar vardır da ne deyim sizin gibi itler hep vardır. Dün de bugün de yarın da... Kendimi bu aralar önceden de olduğu gibi, sık sık Kuyudaki Yusuf gibi hissediyorum. Gelir mi bir sultanlık bilemem ama bize de birgün kader güler diyerek dert yanmamı, iç dökmemi, burada bırakıyorum. Ve Nemrutlara, mendabur suratlılara, ifritlere, münafıklara, kalpleri katılaşmış şeytanın uşaklarına neye inanıyorsanız oradan bulun belanızı diyorum. Iyi tarafta olan minnoş insanlara da Allah'ın selamını gönderiyorum. O ak saçlı, güler yüzlü yaşlı nenelerimizin hayır duaları, elleri nasırlı ak sakallı kocaların öğütleri sizinle olsun. Geceniz güzel olsun. Esen kalın!
07.09.22/00:08|fk
23 Ağustos 2022 Salı
heder olduk
17 Ağustos 2022 Çarşamba
Ay'dan olur🌗
18.08.22/02:42|FK
11 Ağustos 2022 Perşembe
benim masalım
Hayal bile kuramaz mı insan! Kuramıyorum. Kafam basmıyor artık. Insanların tutarsızlığı zihniyet saydığı. Artık ne bi yorgunluk ne bi kırgınlık, gelecek kapkara. Hiçbir gelecek hayalim yok bu ara. Hep bi geçmişe özlem. Insan geleceğe umutludur ya hani sanki ben de geçmişe dönsem düzelir gibi...
Masal değil de ne bileyim bi efsane falan ne derseniz onu deyin. Düşünsenize, hazır ortam müsait. Dolunayda göğe başını dikip aval aval giderken, Göktengri'nin bu güzel işine bakıp. Ayağın bir balbal taşına çarpsa. Ulu Tengri bir şimşek çaktırıp gökte, ayağını çarptığın balbal ile seni atsa Orhun boylarına. Iki şaşkın baka kalsa Büyükayı takım yıldızının altında. Sonra balbal dayı badem bıyıkları ile gerse yayını 21. Asırdan bir anda karşısında afallayan bi değişik kıza. Ok iki parmağının arasında bizim kız hayran bakışlarla, bir garip kız adamı adam kızı anlıyor tövbe bismillah! Ama üstü başı ne konçuylara ne kızlara, ne hatunlara benzer. In midir cin midir? Alıp baksıya götürmek gelir içinden. Dokunsa çarpılacak sanki. Yağı mıdır der içinden? Çaşıt m'ola! Kaşlarını çatar. Inceler iyice. Gözleri çekik değil. Boyu kısa değil, saçı uzun değil. Üstünde ipekli de yok. Silahı da yok. Tövbe der içinden. Albız alsın! Sonra şaşkın kıza seslenir. Gür sesi yıldırım gibi çarpar. Yerinden zıplar bizim kız. Adın ne senin der? Kimsin? Korkuyla, adım yok, kimsesizim. Şaşkın olan bu kez balbal dayıdır. Öksüzdür der. Yürür karanlıkta. Kız peşinden gelir. Uzakta kurt ulumaları meydan vermezken yabana. Ovada bir geçmiş bir gelecek yaban. Büyükçe bir meydana yürürler. Kız yarım yamalak aşina adam özlem doludur. Kız babal dayıya ya senin adın diye seslenir. Cılız ve meraklı bir ses tonu ile. Gürler gibi Er börü der. 😁
Sonra ne mi olur?
12.08.22/02:17|fk
28 Temmuz 2022 Perşembe
yarınlar kimin?
6 Haziran 2022 Pazartesi
yokluğun kızıl günü🌅
Ne garip değil mi? Bugün yine babamı telefonda arama günümdü. Babam geldi. Kuru gül kokusunun o keskin ama eski kokusu gibi. Burnumda tüttü. Acı bir histi. Ne yapacağımı nereye gideceğimi nereye kaçacağımı bilemedim. Yol birikmiş içimde. Yürüdüm yürüdüm. Topuklarım ağrıyana kadar. Acıyan tenin ağrıyan tenin.
Gökyüzü o kadar eşlik ettiki ruh halime. Bir yanı günlük güneşlik dağlar ufukta açık seçik. Görebildiğine seviniyor insan. Uçan kuşu, yükselen bulutu. Bir anda bir rüzgar benim gibi alıp gelemedi yağmuru. Gözlerime inmedi buğu. Derdim doldurmadı yüreğimi. Benimki de dert mi!
Bilmiyorum nereye bu gidişat, bugün günlerden babamı anma günü. Insan ne olursa olsun en çok kendisine kızar hayatta. En çok kendesine düşman. Yıldızı barışmaz kendiyle. Kendiyle rekabette, kendisine müslüman çoğu zaman.
Bugün ben ben değilim, kararsız bir günün arefesinde, yalnız bir derdin eşiğinde, kalabalıklar içinde. Ahh bir çalsa telefonum. Bugün günlerden babamı arama günüm. Pek de bi derdim yok. Şımartılmak, pohpohlanmak zaten değil derdim. Zaman geçtikçe acıyor kapanan yaralar derinden. Derinlerde bir sızı, aralanıyor ruhumda bir yerlerde kapısı. Yoksa hayatta babası.
Bugün biraz daha yalnızım. Biraz daha kederli. Sahi kaç yıl geçti görmedim. Bugün kendime sayıp sövme günüm. Bugün deliridi benliğim. Dışarıda kaçak içeride tutsak. Aklımın eşiğindeyim. Ilerisi tuzak. İlerisi girdap, labirent. Aklımın kıyısını zorlayan dalgalar, iskele babaları, dalga kıranlar... dalyanlar gerilmiş.
Binbir çeşit ruh hali içinde, yanlış kararlar eşiğindeyim. Bir nazar boncuğu görecekmiş gibi işimi bir de elma çekirdeği, iğde dalı, üzerlik otu, muska ne bileyim... eden bulur güzelim. Bugün yorgunum, okulun final haftasında ömrümün yokuşundayım. Bugün bir garibim. Elden ayrıyım. Rüzgarda saçları savrulan o kız benim, boş koltuğa oturmayan o yolcu benim, elinde şemsiyesi olup açmadan yağmurda ıslanan benim, önünde yemek olup yemeyen, acelesi olduğu halde gitmeyen, sıcak çayın yanında soğuk su içen, gölgeden gitmeyen de benim.
Gece açık gökyüzü, ay yıldızlarla gökte. Dua etme zamanı. Doğru yerde doğru zamanda olmak temennim. Gidene gitme de demeyin.
Serin bir gece şahidiniz, ay yerini güneşe her verdiğinde dileğiniz kabul olsun. Esen olun gecenin bekçileri.!
01:00 /07.06.22|fk
9 Mayıs 2022 Pazartesi
fanî🦅
hevessizleştirildik🍂
Tam 00:00'ı gösteriyorken saat, dilime dolanmış son bir kaç yılımı özetleyen bir şarkı. "Sabır öylece kaldı da sabredeni söyle kim ...
-
Fatımalar düşkündür babalarına, babalarından sonra kalmak mirastır Hz. Fatıma'dan onlara... 25.05.19/03:27|fatikozanoğlu
-
Hiç giymediğim kıyafetlerim oldu yıllar var. Kiminin bedeni uymadı. Yokluk gördük çok zaman. Birileri verdi koyduk bir köşeye. Giyilmedi, gi...
-
Bir arkadaşım var, her ne kadar tanımasam da kimdir, necidir bilmesem de... ben kendime "yazarak konuşanlar" derken o "sonral...