İçimden gelmeyen bir hayatı burnumdan gele gele yaşıyorum çoğu zaman. Gelenin gideni arattığı da oluyor. Yorgun ve isteksiz olduğum gerçeği ile yüzleşmek yerine umuda sarılmayı tercih ediyorum. Umut da olmasa gömsünler bizi üstümüze de serpsinler toprağımızı. O toprak yüzü görmeyesiceler. Birilerinden bir şey beklediğimiz de yok hani. Onlar kendilerini yüce makam zannediyor. Ibadetleri göstermelik, sözleri bol keseden.. Bir şey kesin ki o da insan kendinde ne yoksa en çok onu zikrediyor. En çok onu yaşıyor_muş gibi yapıyor. Ve şu bir gerçek ki benim de umudum yok. Yusuf'u kaybeden Yakup gibi gönlüm, var olduğunu yaşadığını biliyor ama gözüm görmediğinden gönlüm bu derde katlanamıyor. Yakup'un Kenan'ı Yusuf diye inletip gözlerinden olduğu gibi ben de ömrümü umutsuzluğa meze ediyorum. Umut da birgün gelir gözüme, tüm sorularım hakikatle aydınlığa kavuşur umuyorum. Hep kuyuda kalmak niye.? Kalbimdeki hidayet aklımda olsa, ya ermiş ya derviş olurdum da aklım kuyunun içinde su arıyor. Yine kıssalarla halimi arzetmeye çalışırken anlıyorum ki bir daha "Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az gelirmiş. "
Metaforlar, telmihler, kinayeler bir tarafa ayın aydınlattığı gece gibi parlayan yıldızlar yoldaşınız olsun. Güneşim gitti diye kederlenmeye gerek yok bir ay doğar ardından, güneşe bakamazsın parıltısından ama ay sana kaybettiğin umudu getirir halesinden taşarak. Umut yoldaşınız olsun. Kaybettikçe aramayı, buldukça sarılmayı unutmayın. Geceniz güzel umudunuz Divan Edebiyatındaki gibi Bakî olsun. Esen olun!
18.03.25/01:34
(Not: Bize bu günleri yaşamamız için canını feda eden ulu atalarımız Çanakkale'de can verip düşmana yol vermeyen şehitletimizi rahmet ve minnet ile anıyorum. #çanakkalegeçilmez🇹🇷 )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder