29 Mart 2023 Çarşamba

teslimiyet

Bir ayın daha sonuna geldiğimiz günün sabahından selamlar. Ramazanın kaçıncı günü saymadım. Akışına bıraktım hayatı. Baskın bir benimseyiş ve kabulleniş ile hayatıma devam ediyorum. Iki yüzlü, verdiği sözü tutmayan, riyakâr insanlar az tanıyordum biraz daha ekledim hayatıma. Tırnağın varsa başını kaşı Atasözü ile yoluma devam ettim. Şuan ömrümün tam ortasında gibiyim. Ortayı aldım bu top gole döner mi bilmem. Kızgınlığım, küskünlüğüm hep sevdiğimdenmiş. Insan en çok sevdiği değer verdiğine kızıyormuş. Bunları önceden biliyordum ama konduracak kimsem yokmuş. Şimdi ortasında ömrümün gün sayıyorum.
Mart ayı da bitti. Nisan ayını oldum olası çok severim. Doğduğum ay. Ölmeli insan baharda önceden de dediğim gibi. Öleceksen baharda öleceksin. Doğumum gibi. Hem toprak anadan alıp hem vermek gerekli. Borçla geçen bir ömrün kamburu ile gidiyoruz her an versek de ömrümüzden bedenimizi borçluyuz yetmez. Dilekler tutulup toprağa gömenler Nevruz'da suya atanlar da var sonuçta. Biz suya anlatıyoruz ama.
Ne diyecem bak, kaç gecedir aklımda...
Demeyi verdim. Bende kalsın o da. Yazıklar olsun beni yazacaklarımı yazdırmayan bir dönemde susturan parmaklara. Zihnim sanki daha aydınlık. Yollarda ışık arayıp durdum onca zaman. Dualarımda ne dualar buldum. Olmadı diyemem. Bir şarkıcı "karanlık aydınlığa kavuşur elbet, siz o gün bayramı kutlamayı görün" diyor. O bayramların umudunu taşıyorum göğsümde. Acıya, kedere doydum artık. Hüzünlü şarkılar bunaltır oldu. Zihnimde bir Neşet Ertaş bağlaması arkasından kaşık sesi. Oynamayı da bilmem, parmak da şıklatamam ama hızlı adımlarla eşlik ederim Türküye. Kenardan geçeyim aman aman yol sizin olsun! Kimseye verecek hesabımız kalmadı ite dalanmaktansa çalıyı dolanıyoruz. Her şey elimizde ya hani hayatı değiştirmek falan filan. Ben hayatımı attım bi ırmağın akıntısına kayalara çarpa çarpa değil kayaları tokatlaya tokatlaya gidiyorum suyun bağrında. Bu su nereye dökülür, deniz nerededir umrumda bile değil. Ben de yoluma gidiyorum. Sakin ve dingin bir teslimiyetle coşkun akan suyun bağrında.
Kulak tıkamayı, kayıtsız kalmayı, umursamamayı, öğrendim. Bana kim nasıl davranıyorsa ayna şeffaflığı ile karşılarındayım. Ne oldu çok mu şeyim? Sizin gibi! Ne görüyorsanız bende siz o olduğunuz için. Insan hayatına ömrü boyunca sayısız insan alıyor. Kalabalık yaşıyor. Sonra yavaş yavaş azalıyor. İşte hayatınıza tanıklık eden yurdunuza uğrayan it ise it gibi, çakal ise çakal gibi, kurt ise kurt gibi, aslan ise aslan gibi muamele etmeniz gerekiyor. Siz gidip bi ite aslanmış gibi davranırsanız o itten it muamaelesi görürsünüz. Yüce gönlünüz incinir sonra üzülürsünüz. Eee niye üzülüyorsunuz kii? Herkes kendi yaratılışı neyse onu yapar. Sen sonra durup eşşek hoşaftan ne anlar dersin...
Baya uzun benzetmeler silsilesi oldu. Keşke benzetmek yerine doğrudan isim verebilseydim. Büyümüşüz bee! Korkumuzdan değil susmamız. Yeri değil daha. Neydi keser döner sap dönerdi. Bekleyin dışı mülayim içi zalimler. Bekleyin siyaset köçekleri, bekleyin yalakalar, bekleyin sonsuza kadar her şey sizinmiş gibi yaşayanlar, umut verenler, kolumuzu dalımızı kıranlar.
Bir tilki hükmü varsa bir de bozkurt töresi var çakma kurtcuklar. Ben hiç gülemesemde siz de gülmeyin artık. İçimin yağları erisin. Benden değil ilahi adaletten kalbiniz parçalansın. Siz uyuya durun. Biz uykusuz ahlarımızı havale edelim Ulu Tanrıya. Tanrı Dağlarından bir rüzgar eserse yurdunuza duamız kabul olmuş demektir nasıl olsa. Esenlikler diliyorum.

30.03.23 /06:41|fk

Hiç yorum yok:

telaşsız

 çaresizlik diye bir şey var mı emin değilim ama tüm yardımları reddetme, derdini anlatamama, çabalamama ve hevessizlik var. istesem çare ar...