Esenlikler cümleten!
Bugün size ekmek hakkında bilgi vermek istedim. Bilirsiniz ki pek az adetimdir öyle bir şeyleri tanımlamak veya bilgiçlik taslayarak bu böyledir şu şöyledir gibi anlatmak. Sadece güzel bir önsözden sonra işe eğlence katmak. Ne diyordum ekmek, evet şu bildiğimiz bölgeye, yöreye, ülkeye göre farklı farklı ad alması ile kalmayıp farklı farklı metotlarla yapılması neticesinde farklı da tad alarak dünyada din, dil, renk, ırk vs. gözetmeksizin her sınıftan insanın sofrasında bulunan ekmek. Sınıf dediysem de yanlış anlaşılmasın. Bizim ülkemizde de ırkımızda da yoktur sınıf ayrımı. Kast Sistemi gibi keskin kurallı. Sınıf ayrımını da yapan yapsın sonuçta bakın aynı ekmeği yiyoruz. ☺
Aynı… konusuna da gelecem ama öncesinde neymiş bu ekmek, kimlerdenmiş, nereden gelir nereye gidermiş? Naçizane okuduğum kadar yazayım diyecem yanlış olacak anladığım kadar yazayım. Okuduğumu yazacaksam kopyalayıp yapıştırayım değil mi! Ekmek değerli okurlarım, MÖ. 9000 yıl falan öncesine dayanıyormuş. İlk insanların 200 bin yıl önce yaşadığı düşünülürse büyük büyük ne bileyim en büyük atalarımız ekmek çörek yememiş. Hayvanlara bakmışlar içgüdüsel avlıyor avını taze taze yiyor. Sonra bizimkilerde aynısını yaptılar herhalde özentiler. Hayvan da olmasa Kabil, Habil’i nasıl gömecekti! Konu başka yerlere gidiyor. Ama şimdi eti nasıl pişirdiler o da çok sıcak bir günde cam mam da yok bira içip etrafa şişe kırıp atılmamış, onu en yeni torunlar yapacak sonra. Taşın aşırı ısınması falan sonucu belki tesadüfen bulmuşlardır. Önce korkmuş tapmışlardır. Sonra yanan şeylerin güzel koktuğunu falan anlayınca ne bileyim işte neyse… bulmuşlar kurtulmuşlar. Ekmek de ilk yabani buğdayın ezilmesi ile meydana gelir. Tabi meydana gelir deyip konuyu kapatmıyoruz. Buğdayı çiğ ve sert bir şekilde tüketemedikleri için ekmeği akıl etmişler. Taş değirmen nereden çıktı hocammm!
Taşlarla ezdikleri buğdayı uçmasın kaçmasın diye ıslanmayı akıl etmişler. Bir de bakmışlar ki kıvamlı bir şey meydana geliyor. Hemen put yapıp tapmamışlar o sonra olacak karınlarını doyursunlar hele. Sıcak taşın üstüne koydukları hamur birde bakmışlar ekmek olmuş.
Ekmek de kökenine bakarsak etmek fiilinden geliyormuş. et-, öt- kelimeleri eski Uygurcada ve Divan-ı Lügati’t Türk’te ekmek anlamında kullanılmış. Epmek diye kullanımı da mevcutmuş. Bizimkiler ekmek ettim derler. Bazı yaşlılar epmek der. Eppeğimiz var mı? Gibi kullanımına bizzat şahidim. Ötmek de ütmek fiili ile aynı köke sahipmiş. Ekmek anlamında. Yoksa Orta Asya Türk Lehçelerininde çoğunlukla geçmek manasında kullanılır. Ütmek yani kıvamlı hamuru taşın üstüne yaymak anlamında kullanılmış. Şimdiki adını alması 17. Yüzyıllara dayanır taa!
İşin ilginç yanı sonrası, ekmeğin ilk gelişimi her şey gibi Çin’den çıkmıyor. Onlar ancak pilav yer zaten. Bizim şu bildiğimiz ekmek değil ekmeğin büyük büyük babası ilk Mısır’da çıkıyor. Yazarın söylediğine göre Mısırlılar ekmek yapmayı çok seviyormuş. Sonra Yahudiler. Demek ki burada başlamış ekmek çok gelince yaptıkları güzel şekilli ekmeklere tapmak.
Sonra aslında Roma ve Yunanlılara ticari yollarla öğretilmiş fırıncılık ve pişirme zanaati. Babiller, Sümerliler illaki zaten! İşin ilginç yanı ise sosyal sınıf farkı ile tatlı güzel şekilli ekmekler soylu ve asillere tatsız şekilsiz ekmekler ise alt sınıfa veriliyormuş. Ekmek zamanla yapım tekniği ve kullanılan malzeme çeşitlilik gösterdikçe daha da gelişip Batı dünyasına giriş yapmış. Ilk Hollanda mayalama işini geliştirmiş. Geliştirmiş diyorum. Çünkü ilk onlara ait değil. Ilk Mısır’daki bizim bir ekmekçi dayımız hamurun kalanını pişirmeyi unutup bir sonraki günkü hamura ekleyince hamur fermente olmuş. Bunun o dönem nasıl olduğunu anlayamasalar da mayanın aslında canlı bir yapıya sahip olduğuna kanaat getirmişler.
Şimdi diyeceksiniz bana, ne yani Faticim, biz Türkler millet ekmek yerken taş mi yiyorduk? Yok yav bizi sona sakladım. Bizimkiler de bulmuş ekmeği bulmasına ama göçebe hayatına pek uygun olmadığı için ancak yerleşik hayata geçince bi ekmek edek demişler. Yav he he! Yerleşik hayata geçip kendi yiyeceklerini kendilerinin üretmesi baya bi zaman almıştır elbet. Ama öyle. Bizim farkımız ise onlar gibi somun dediğimiz ekmeği değil yufka, lavaş dediğimiz ekmeği yapmışız. Daha ince yani. Tandır ekmeği, fırın değil. Üst üste koyup rulo haline getirirlermiş en üstteki kurusa bile diğerleri yumuşak kalırmış. Çörek deriz biz de. Şepit diyenler de var. Bizim yaşayışımıza en uygun açıklama da bu zaten. Ütmeyi de anladınız şimdi.
Osmanlıda ise fırınlar oldukça gelişmiş. Ordunun ekmeği ayrı fırınlarda pişermiş. Ramazan’da yediğimiz pideler ise sanıldığı kadar Osmanlı Türkçesi değil bildiğin Yunanca Pitta küçük hali olan şey demek olan kelimeden türetilmiş.
Lavaş’a da Ermeni Gavurları sahip çıktı ya neyse! Bir Allah’ın kulu da demedi ulan Lavaş eski Türkçe’de ekmek ve aşın birleşiminden türetilmiştir. Bunu bir hocam söylemişti. Liv+aş gibi bi açıklama ile ama kökeninin Süryanice olduğu bu yüzden Farsça ve Ermenice aynı kullanıldığı yazıyor. Ulan aş bizim aşımız! Bilen varsa aydınlatsın.
Gel gelelim neden ekmek? Geçen bir alışverişimde bir ablanın konuşmasına tesadüf ettim. Diyor ki ben ekmeksiz yemek yemem. Yiyemem. Mantıyı, makarnayı bile ekmekle yerim. Ekmek bitti ise yemek kaldıysa yemeği dökerim. Ekmeksiz yemem diyor. Annem ekmek olmadığı zaman gözü daralıyor. Ebem vardı, kulakları çınlasın. Ekmek yoksa evde dünyanın en fakir en yoksulu sayardi kendini. Eppek olma mı gı! Derdi. Ekmek ne canım şeysin sen ya! Ben sadece kahvaltıda ekmek yerim. Çok nadir diğer öğünler. Yıllardır böyle. Bizimkiler bana nasıl doyuyorsun derler. Ekmek yiyince duyuyorum. Yemek yiyemiyorum diyorum.
Siz ne diyorsunuz bu Sayın ekmek kardeşe? Parti kursa oy verecek insanlar var. Zaten partiler de hep ekmek üzerinden siyaset yapmışlar dünyanın her yerinde. Küba’da devlet her vatandaşına bir ekmek sağlıyormuş günlük. 1 dolara 20 ekmek ediyor siz düşünün. Sovyetlerde öyle. Biz de de zamanında fişlerle dağıtılmış. Savaş sebebi valla!
Aynı ekmeği farklı yöntemlerle farklı adlarda yiyoruz. herkes yiyor. Zengin de fakir de. Aynı olma sebebi bu. Ekmek ekmektir. Kimi simit diye yer kimi pasta diye… Kimdi ekmek yoksa pasta yiyin diyen sahi? Ekmek tarihçesinden bu güne ne kadar değişse de her sofrada tadı var. Git bugün bi Hidistan sofrasına o da ekmek getirir önüne Amerikalı da. Ekmek, sudan sonra gelir. Önemlidir. Zenginliktir. Atasözleri, deyimler boşuna değildir. Ekmek aslanın ağzında. Hepimizin kavgası Ekmek parası. Ekmeğine kuru ayranına duru mu dedik gardaşşş! Gibi…
Bol ekmekli günleriniz olsun. Allah açlıkla terbiye etmesin. Ekmek yiyin, laf yemeyin.
Esen kalın. Ekmek alın.! 01:39/20.09.20|fk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder