Bir arkadaşım var, her ne kadar tanımasam da kimdir, necidir bilmesem de... ben kendime "yazarak konuşanlar" derken o "sonralarda" demiş. Sonralar, isim olarak aslında pek güzel bir kelimedir. Kiyin, after, patom, sonra... güzel bir kelime. Hep umut var içinde. Beklenti var. Yarış var. Hatta sevgi var, aşk var. Sonralar kelime olarak ne kadar güzel bir kelime olsa da anlam olarak bi ikircik, bir karmaşa. Umut güzel şey aslında heyecanı seviyorsan. Ama anladığım kadarıyla sakin, duru, hafif ritimli anlamlı şarkılar dinleyen "Bu Adam" bana kalırsa hiç de sevmiyor sonraları. Akasya kokulu sabahları seven adam sonraları arar evet ama sevmez. Sonralar meçhuldür, kayıptır... Sonraya bıraktıysan işini, işin güçleşir. Zorlaşır. Başın ağrır. Dayanamazsın. Sonralar uzaktır. Görünen dağın ırağı olmaz gibi değil. Sonralar görünmeyen dağların, Kaf Dağının arkasıdır bir umut vardır ama olmaz. Yaşanmaz. Ölen geri gelmez. Çıkmamış candan ümit kesilmez ama sonralardan kesilir. Olacak mı olmayacak mı bilinmez. Beklersin gelmez. Yanlış duraktır sonralar. Yanlış adrestir. Kırşehir'de tanışıp Maltepe'de buluşalım diyen iki insandan biri sonralarda Ankara Maltepe'ye diğeri İstanbul Maltepe'ye gider. Sonralar bir Kadıköy değildir. Bir Galata değildir. Sonralar arada kalmışların yeri, durağı, hududu, çapı, çehresi, köyü, yöresidir. Sonralar dünyanın bir ucu, balta girmemiş orman, dipsiz kuyu, tuzsuz denizdir. Bazen deseydin de belki aynı kapıyı açar ama bazen de bir yapılmış eylem vardır. Sonrada yoktur. Sonralar garip, guraba, fakir, fukaradır. Sonralar yalnız değildir ama. Sonralar zengindir. Karun kadar. Mal olarak değil. Ertenmişlikler olarak zengindir. Sonraya bırakılanlar, sonraya bırakanlar kahroldu. Sonra yoktu. Sonralar zayıftı ama kırılmadı. Semirdi. Ama güçten düşmedi. Sonralar sonda kalana kadar sonralarla prangalı ayaklar. Sonralar unutulmuş günler, anılar, hayatlar, sevdalar... sonralar diye de bir yer var amalara sığınır cümlelerde. Bugün olmaz ama yarın diye bağlarlar cümleleri. Sonradır aslı anlayacağın. Değerli arkadaşım. Vereceksen şimdi vereceksin. Gideceksen şimdi gideceksin, seveceksen şimdi seveceksin. Iyi şeyler ertelenmez sonralarda diye. Sonra diyenlerin hepsi çoktan girdi kara yere. 😅 Alper Tunga Öldü mü?' Ye bağladık sonu. 😁 anlaştık mı hocam. Sonra diye bir yer var gitmesek de görmesek de kalmasak da... de geç vesselam. 🤗 umarım cevabım yeterli olmuştur. Esen kalın, sonralarsız günleriniz olsun. Sağlıcakla kalın. #Evdekalın🙋♀️
26.03.20/20:55|fk
26 Mart 2020 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
telaşsız
çaresizlik diye bir şey var mı emin değilim ama tüm yardımları reddetme, derdini anlatamama, çabalamama ve hevessizlik var. istesem çare ar...
-
Fatımalar düşkündür babalarına, babalarından sonra kalmak mirastır Hz. Fatıma'dan onlara... 25.05.19/03:27|fatikozanoğlu
-
Hiç giymediğim kıyafetlerim oldu yıllar var. Kiminin bedeni uymadı. Yokluk gördük çok zaman. Birileri verdi koyduk bir köşeye. Giyilmedi, gi...
-
Bir arkadaşım var, her ne kadar tanımasam da kimdir, necidir bilmesem de... ben kendime "yazarak konuşanlar" derken o "sonral...
15 yorum:
Bir toz bulutunda, aralarından en sessizi ve önüne gelecek türbülansa aldırış etmeden sakince ilerleyeni...
Belki bu benim..
Toplumun ve çevremin neden değişmesi? Değişmemesi değil; bir insanda/insanlarda olması gereken yetiler yoksa, değişmelerini beklemek olmaz. Neden değişti?
Benlik denilen, doğru olandan uzak, o olmasa da (basit bir konuda dahi fazlaca doğru var, bu ilginç değil mi?) saygıdan uzak, saygıdan; tüm dünya, tüm şehir, tüm semt, tüm cadde, o içinde bulunduğu yapı, kendi tercihlerine göre hareket etmeli gibi düşünmek, çok acı..
İşte belki, sonralarda bu değişir ama haklısınız da; sonralar da anlamsız. Muhtemelen. (Hâlâ az da olsa inanıyorum)
Ve kesinlikle cevabınız yeterli. Çok teşekkür ederim. :)
Sağlık ve evde güzel etkinlikler dilerim. :)
Yorumunuzun giriş bölümünden anladığım kadarıyla ağırkanlı, rahatımdır ama temkinliyimdir de diyorsunuz. Gelişme bölümünden pek bir şey anlamadım. Neden bilmiyorum. Konudan mı ayrı yoksa ben mi yabancı😅 sonuç bölümünüz de ricalarımı sunuyorum. Yazmayı meşrep edinenler konuşmak yerine yazmayı tercih ederler. Konuşurken aceleci yazarken sakin. 🙋♀️ esen olun efendim.
Toplum diyorum, ve toplumun parçası olan çevremiz, kendimiz, saygı ve ahlâk değerlerimizi, yükseltebilecek miyiz?
Esenlik olsun da, bu toplumla olacak mı?
Toplumun en küçük yapısında birey olarak üzerimize düşen görevin sorumluluğunu taşıyabiliyorsak "birey" olarak, kendimizi geliştirirsek, kendimizi değiştirirsek dünyayı değiştiririz. Dünyayı iyilik, güzellik, doğruluk yükseltir. Ahlak, inanç, sadakat yükseltir. Inanalım. Elimizden başka bir şey gelmiyorsa bu gelir. Gelmez mi hocam? Ne diyor Yunus, "Sevilelim sevelim, dünya kimseye kalmaz."
İşte bunu diyorum; dünyayı değiştirecek olan kendimiziz dedim çoğunlukla fakat diğer insanlara etki edemedik, edemedim. İnsanlar genelde kötü olanı seçer, toplumu ve dünyayı değiştirmek için onları nasıl ulaşacağımızı, kendimize nasıl ulaşacağımızı bilmiyorum.
Elimizden, kendi hesabımıza elbette gelir, gelir de, toplum buna sırt çevirecektir. Ne yazık!
Bu zor günlerde, toplumun işleyişini maalesef üzülerek izliyorum. Hoş, bunu bilmiyor değilim fakat zor günlerde birlik olunur derler ya bunu yurdumuz için artık geçerli olmadığını gördüm.
Haklısınız aslında. Eğriye eğri doğruya doğru. Bakın bir salgın durumunda bile insanların ikinci yüzünü görmüş olduk. Hoşgörü kalktı. Insanlarda bir benlik, bencillik. Hep vardı ama zor günde daha da arttı. Biz farkındalığımızı nasıl ortaya koyabiliriz. Evet bunun bence çok açıklaması var. Açıklamada kalır. Çòzüm getirir mi uygulanırsa. Uygulayacak olan kim bizler. Ancak biz, biz olamadık. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyoruz. Aslında Müslüman ahlakını olması gereken ahlakı korumayı unuttuk. Ve artık sahip çıkabileceğimiz tek şey kendimiz kaldık. Bizi ikinci plana atan bir siyasi yapılanma, bir toplum düzeni içine hapsolduk. O kadar gür olalım diye okuduk. Ayaklarımızda diploma prangaları, kollarımızda sınav kelepçeleri, omuzlarımızda torpil yükü, cebimizde rüşvet. Vicdanımız kurudu. Halimiz iç açıcı değil. Sizin gibi sonralarda deyip ümit mi etmeli benim gibi içini mi dökmeli? Bi Nefi lazım bize ve bir de Fuzuli! ...
Yaşam.. Anlamsızlıklar ve boşluklarla çevrili. İçinde ve kendi içimizde dönüp duran ve koşan biz (kendimiz) ne yapsak düzelecek dünya?
Bir hiç olabilirim fakat kendimi; bu sisteme, saygısız ve ahlâksız sarmala bırakamam.
Fuzuli değil mi? O naiflikte bireyler olsa, topluma az az dokunsa, muazzam olurdu.
Ve Nefî överken de yererkende ölçeksiz. Ama adil. Sırtımız yere gelmez.
Nedir seni bu kadar inciten beklenti silsilesi. Toplum hep kendi kendinin efesi ...
İçindeyiz, iç içeyiz bazen. 'Beni,bana bıraksalar' da olmuyor; bırakılmıyor, bırakmıyorlar da.
Düzeltmek de olmuyor... Uzaktan izletsek kendilerini fakat günler sonra. "Bak, bunu sen yaptın. Gözlerini kapatma ve izle"
Birçok insan bakamayacak kendine. Ne yazık.
Bu dengesizliğin içindeyiz ya, çıkamıyoruz da. İşte bu uçurumun dışına çıkmak ya da oradan nehirler akması.
Instan var mii? Ekleyim. Edebiyatla anca giderim.
Sosyal ağ denilen oluşumlarda hesabım yok. Toplumun düzelmesini istemek ama içlerinde olmamak... Belki de, uçurum benim? :)
Uçurumun kenarındayım Hızır.
Ulu dilber kalesinin burcunda.
Muhteşem belaya nazır...
Gülce geldi aklıma.
Ben de kullanmadığında kapandı hesaplarım. Yeniden açtım. Sıkılana kadar.
Toplumun düzenini sosyal medyadan ummak ahmaklıktır. Yalanlar, yanlışlar... küçük hesaplarla geçiyor zaman... olmadıkları kadar mutlu gibi. Iki yüzlü. Sefil...
Ulaşmak için, aralarında olmak gerek belki, he?
Ve bu kesin; toplum, düzenini sosyal medyadan umuyor, ne fena değil mi?
Babam, facebook'tan yazı okuyor bana, ben; bir fikire, hatta bazen resmi bir kuruma dayalı açıklama yapıyorum fakat neye yarar?
Sosyal medya, bu toplumun (belki tüm dünyada aynı, bilmiyorum) sistemini bozdu, fenalaştırdı. Ya da, daha fenası, gün yüzüne çıkardı.
Toplumdışı bir bölge olsa, spectre (Big Fish) gibi. Bwlki bu tercihim olurdu.
Ütopya gibi... Toplum düzeni 🤔 bazen insan sadece istediği gibi istediği yerde yaşamalı. Olmuyorsa akışına bırakmalı. Hani bir söz var ya, duyduklarının hiç birine gördüklerinin yarısına inan, diye. Ben sadece okuyup, doğru olduğunu düşündüğüm şeye inanırım. O doğru belki sana göre doğru olmaya bilir. Ama toplumumuzun %99'u pragmatist bir ahlaka sahipken hem de. Faydalı ise doğrudur.
Yorum Gönder