21 Kasım 2019 Perşembe

Adil Erdem Beyazıt

Yaşımdan yorgun yaşımdan telaşlıyım...

Biraz yorgunum, kavgaları birikiyor insanın!
Her uzvundan ayrı ayrı taşıyor acısı zamanla!
Yaşımdan yorgun, yaşımdan telaşlıyım bugünlerde!
Kaç yaşındayım sahi saymadım, bilmiyorum!
Belki kırklarımdayım belki otuzlarımda!
Belki de doksan sene yuvarlandım bu dünyanın sırtında!
Hiç bilmiyorum! Hayat taviz vermediği hızı ve kavgasıyla akıp gidiyor!
Baharın rahiyasından akıp coşan çiçeklerle hatırlıyorum lise yıllarımızı!
Kimimize kış, kimimize bahar olup canıyla değen babalarımızı!
Bu memlekette insanlar belki de en çok baba sancısıyla inliyor, en çok baba deyince aklımıza gelir çocukluğumuz!
Mazinin araladığı perdeden sızıyor eski günler!
Onlarla kavgalı onlarla sevdalı olduğumuz!
En çok baba yokluğunun hüsranıyla kızıyormuş zaman ayrılığın yarasını!
İnsan baba olunca anlıyormuş babası

#ErdemBeyazıt

Canım ne zaman derinden yansa bu şiir sıralanıyor dilimde. Bir dua bir tılsımlı söz gibi. Acımı dindirmiyor ama babasızlığımı tekrar hatırlatıyor bana. Bazen yaşımdan daha yorgun ve telaşlı olduğumda, omuzlarımdaki yük elbette hafiflemiyor ama boğazım düğümleniyor. Iki omzumda ağır bir yük, belim bükük, gözlerimde zorla zapdetmeye çalıştığım yaşlar o buğu... içim buruk. Elbette ki babasızlıktan değil. Onun da etkisi var elbet ama... dağına göre kar... Ben babamın sırtını dayadığı, daima güvendiği ruhu gibiydim. Kendinden emin olduğu kadar emindi benden. Belki de onsuzluk bu yüzden ağır geldi hepten.
Annem gariban bir kadın, kimseye bi yükü olmaz. Verirsen alır. Rahattır. Bi güvenci bana. Dört kardeşim var ama su dahi istemez onlardan. Onlarda vermez zaten. Kız çocuğu merhametlidir falan filan... Erkek çocuğunu şımartın yükü kız çocuğuna verin. Hiç Adil değil!
Yetim olmak peygamberimiz Hz. Muhammed (sav.)'den bize mirastı. Başımızla beraberdi. Zira Allah (cc.) Bizi yetim bulup barındırmadı mı? O zaman yetime iyi muamele etmek, hakkını yememek lazımdı.
Annem, kimi nalına kimi mıhına vurur der. Hep nalımıza vurdular. Akrep gibi akrabalar sağolsun. 13 yaşımdan 25'ime kadar teyzem büyüttü beni. Annemden daha çok annem oldu. Ama annem olmadı. Neden mi? Annem değildi. Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar der yine annem. Teyzem ilk duyduğu lafa beni sattı. Ben de babamın dediklerini hatırladım. Sana kimse dost değil. Sırtını Allah'a daya! Derdi. Onu yaptım. Bazen ne kadar üzülsem daralsam da biliyorum ki Allah yârdır. O yarattığı kulunu yalnız bırakmaz. Ve kimsenin ahı kimsede kalmaz.
Kardeşlerim hayırsız, akılsız, sahtekar ve münafık. Dedemin günahlarını çekiyorlarmış. Ağızlarına dua almazlar. Ablam desen kendine. Gücü gücü yetene.
Benim yok bir işim. Olsa ederdim herkese yardım. İşim yok yardım umanım çok. Kendimi bile düşünmüyorum. Şöyle düşünüyorum da. Sanki herkese borçluyum. Herkes benden alacaklı. Yazık değil mi bana? Herkesin dilinde okumuş adam olamamış lafı. Sanki her gün harçlıkla beni taşladılardı. Sahtekar iki yüzlüler.

Belki 40'larımda belki 30'larımdayım. Yaşımdan büyük yorgunluğum. Allah kerimdir vesselâm.

21.11.19/18:37|fk

7 yorum:

Bu Adam dedi ki...

Reis Bey filmini izlediniz mi?

Her şeyin sorumlusunu kendi hissetmek..

Tanrıdağın Rüzgarı dedi ki...

Izleyip yorumumu öyle yapacağım.🤗

Tanrıdağın Rüzgarı dedi ki...

Izledim şimdi. Ama ben Reis Bey kadar merhamet sahibi değilim. Aslında merhamet de değil filmdeki vicdan. Susmayan, daima hazır ve de nazır durup sorgulayan vicdan. Kişi kalbi ile vicdanı arasında kalırsa kalbini seçmeli derler. Vicdan taraf tutar ama kalbimiz bizimledir.

Bu Adam dedi ki...

Bir yüklenici olmayı kendi seçiyor insan çoğunlukla. Belki, bu durum, bu durumlar zor, ağır fakat kendi isteğiniz de var mı içinizde?
Gücünüz her şeye, herkese yetmiyor fakat yine de ulaşmak istiyorsunuz ve insanlar -maalesef- bunu alışkanlık haline getirmiş.. mi?

Bir de, adam olmak öyle kişilerin düşündüğü, gördüğü gibi değil, bunu biliyorsunuz, bunlar önemsiz.

Tanrıdağın Rüzgarı dedi ki...

Kendi isteğim belki de merhametli olmamdandır. Ve insanlar kendi yapabilecekleri ama onları biraz yoracak ya da zaman alacak şeyleri benden istiyorlar. Ve istediğime yardım edip istediğimi reddediyorum. Ama reddetmek de yardım etmek de içimi parçalıyor. Düşünüyorum. Madden ve maanen nasıl işin üstesinden geleceğimi. Bir hakaret aileme yapılıyor ama herkes akıl veriyor. En akıllımız sensin durumu çöz deniyor. Yani alışkanlık haline getirdikleri iki yüzlülükleri alışkanlıklarıma savaş açıyor. Hiç bu kadar yorgun hissetmedim hayatımda. Şimdi ben bilmiyorum nereye gidip ne yapacağımı... ayaklarımda prangalar parya kaderi yaşıyorum.
Benim önem verip vermemem önemli değil. Toplumun yargıları belli. Ama birgün ...

Bu Adam dedi ki...

Toplum, toplumlar yaşamı düşürür hep. Çevremiz de öyleyse, yaşam elbette, evet; yorgun ve ağır olur.
Kendine, kendinize vakit ayırın değil de, kendinize vakit olun, yaşam geçiyor, yorgun olmak, yürümekle, koşmakla olmalı, diğerlerinin söyledikleriyle değil.

Tanrıdağın Rüzgarı dedi ki...

Ne güzel söylediniz. Yorgun olmak fiziksel olmalı ruhunu eskitme diye. Bu söz ekran görüntüsü alınıp saklanacak sözdür. Uygulamaya çalışacağım. Teşekkür ederim "Bu Adam" kardeşim.🤗

telaşsız

 çaresizlik diye bir şey var mı emin değilim ama tüm yardımları reddetme, derdini anlatamama, çabalamama ve hevessizlik var. istesem çare ar...