30 Mart 2023 Perşembe

teslimiyet

Bir ayın daha sonuna geldiğimiz günün sabahından selamlar. Ramazanın kaçıncı günü saymadım. Akışına bıraktım hayatı. Baskın bir benimseyiş ve kabulleniş ile hayatıma devam ediyorum. Iki yüzlü, verdiği sözü tutmayan, riyakâr insanlar az tanıyordum biraz daha ekledim hayatıma. Tırnağın varsa başını kaşı Atasözü ile yoluma devam ettim. Şuan ömrümün tam ortasında gibiyim. Ortayı aldım bu top gole döner mi bilmem. Kızgınlığım, küskünlüğüm hep sevdiğimdenmiş. Insan en çok sevdiği değer verdiğine kızıyormuş. Bunları önceden biliyordum ama konduracak kimsem yokmuş. Şimdi ortasında ömrümün gün sayıyorum.
Mart ayı da bitti. Nisan ayını oldum olası çok severim. Doğduğum ay. Ölmeli insan baharda önceden de dediğim gibi. Öleceksen baharda öleceksin. Doğumum gibi. Hem toprak anadan alıp hem vermek gerekli. Borçla geçen bir ömrün kamburu ile gidiyoruz her an versek de ömrümüzden bedenimizi borçluyuz yetmez. Dilekler tutulup toprağa gömenler Nevruz'da suya atanlar da var sonuçta. Biz suya anlatıyoruz ama.
Ne diyecem bak, kaç gecedir aklımda...
Demeyi verdim. Bende kalsın o da. Yazıklar olsun beni yazacaklarımı yazdırmayan bir dönemde susturan parmaklara. Zihnim sanki daha aydınlık. Yollarda ışık arayıp durdum onca zaman. Dualarımda ne dualar buldum. Olmadı diyemem. Bir şarkıcı "karanlık aydınlığa kavuşur elbet, siz o gün bayramı kutlamayı görün" diyor. O bayramların umudunu taşıyorum göğsümde. Acıya, kedere doydum artık. Hüzünlü şarkılar bunaltır oldu. Zihnimde bir Neşet Ertaş bağlaması arkasından kaşık sesi. Oynamayı da bilmem, parmak da şıklatamam ama hızlı adımlarla eşlik ederim Türküye. Kenardan geçeyim aman aman yol sizin olsun! Kimseye verecek hesabımız kalmadı ite dalanmaktansa çalıyı dolanıyoruz. Her şey elimizde ya hani hayatı değiştirmek falan filan. Ben hayatımı attım bi ırmağın akıntısına kayalara çarpa çarpa değil kayaları tokatlaya tokatlaya gidiyorum suyun bağrında. Bu su nereye dökülür, deniz nerededir umrumda bile değil. Ben de yoluma gidiyorum. Sakin ve dingin bir teslimiyetle coşkun akan suyun bağrında.
Kulak tıkamayı, kayıtsız kalmayı, umursamamayı, öğrendim. Bana kim nasıl davranıyorsa ayna şeffaflığı ile karşılarındayım. Ne oldu çok mu şeyim? Sizin gibi! Ne görüyorsanız bende siz o olduğunuz için. Insan hayatına ömrü boyunca sayısız insan alıyor. Kalabalık yaşıyor. Sonra yavaş yavaş azalıyor. İşte hayatınıza tanıklık eden yurdunuza uğrayan it ise it gibi, çakal ise çakal gibi, kurt ise kurt gibi, aslan ise aslan gibi muamele etmeniz gerekiyor. Siz gidip bi ite aslanmış gibi davranırsanız o itten it muamaelesi görürsünüz. Yüce gönlünüz incinir sonra üzülürsünüz. Eee niye üzülüyorsunuz kii? Herkes kendi yaratılışı neyse onu yapar. Sen sonra durup eşşek hoşaftan ne anlar dersin...
Baya uzun benzetmeler silsilesi oldu. Keşke benzetmek yerine doğrudan isim verebilseydim. Büyümüşüz bee! Korkumuzdan değil susmamız. Yeri değil daha. Neydi keser döner sap dönerdi. Bekleyin dışı mülayim içi zalimler. Bekleyin siyaset köçekleri, bekleyin yalakalar, bekleyin sonsuza kadar her şey sizinmiş gibi yaşayanlar, umut verenler, kolumuzu dalımızı kıranlar.
Bir tilki hükmü varsa bir de bozkurt töresi var çakma kurtcuklar. Ben hiç gülemesemde siz de gülmeyin artık. İçimin yağları erisin. Benden değil ilahi adaletten kalbiniz parçalansın. Siz uyuya durun. Biz uykusuz ahlarımızı havale edelim Ulu Tanrıya. Tanrı Dağlarından bir rüzgar eserse yurdunuza duamız kabul olmuş demektir nasıl olsa. Esenlikler diliyorum.

30.03.23 /06:41|fk

22 Mart 2023 Çarşamba

bekleyiş

Bir kez daha anladım ki ait olmadığın yerde olduğunu hissetmek tüm kaslarımı zorluyor. Adımlarım geri geri, zihnim bulanık. Başım eğik. Ait olamayış ebedi bir hezeyan.
22.03.23/fk

3 Mart 2023 Cuma

ninni😁

Ilk defa yatağa erken girmenin mutluluğunu yaşayacaktım. Ama aklım doluydu ve taşmaya başlamıştı. Boşaltmazsam beni uyutmayacaktı bu doluluğun sinsi uğultusu. Yazdıkça feraha erecekmişim gibi kovalarla kelimeleri tüketiyorum ömrümde. Tükettikçe ise türetiyorum. Ne edebi bir giriş oldu değil mi? Bana göre olmayan edepli cümleler. Ben hayatın yüzüne tokadı yapıştırır gibi açık sözlülükle yazmayı tercih ediyorum. Bazen bazı nedenlerden dolayı üstü kapalı yazılar da yazmıyor değilim. Bire bir "hey sen! Seni gidi yavşak, kaypak herif..." diye de yazarım da... daa'lar kovalasın beni. Amaları sırtlayıp. Iki üç hatta dört harfli daa'lar. İşte ben ya bu şahane üslup, çıkarsız serzeniş. Bu delilik halleri. Ben beni bu yüzden seviyorum. Kimseyle şu denli edebi küfürler konuşamıyorum. Yazarak anca konuşuyorum kendimle. Buna yazmak da denirse... konuşup dertleşmek işte. 
Neyse amma da uzun ettik. Sanki Divan şiiri yazıyorum mübarek bu ne uzun girizgah. Selamlayıp başla işte haydi Bismillah! Niyet de edeyim mi "niyet ettim Allah rızası için alayınıza sövmeye" diye. Tövbe çekip yargılayasıcalar sizi. Sizi gidi beynamaz, vurdumduymaz, hayasız, ahlaksızlar sürüsü. Kime yazıyor bu deli demeyin şimdi. Gider bu söz yerine tokat gibi. 
Dün bir şey öğrendim. Ve lanet olası bu hastalık yüzünden nereden öğrendiğimi dakikasında unutup ne hikmetse bu sözü aklıma Attila Ilhan gibi mıh gibi kazıdım. Diyor ki sizi üzen her kimse hayatın bir yerinde o üzdüğü yerden üzülüyor. Kırdığı yerden kırılıyor. Ama sizden gelmiyor o üzüntü başka biri o kişiyi sizi üzdüğü yerde üzüyor ve onun da işi rast gitmiyor. Hastalıklar yakasından düşmüyor. Iki yakası bedelini ödeyene kadar bir araya gelmiyor. Ama bela da sizden gelmiyor. Ne güzel değil mi? Buna ilahi adalet diyorlar. Allahın sopası yok diyorlar. Yani sen dilinde tüğ bitirme, güzel çeneni yorma beddua ile diyorlar. Ne mükemmel şey değil mi? Neydi kuldan bela gelmez hak yazmadıkça Hak bela yazmaz kul azmadıkça. Allahım paradoksun göbeğinden sola dönün şimdi vicdanınızda bi durun bakalım. 
Gülümseyerek bela okumaya devam edecektim ki Ulu Tengri kızmasın bana. Havalemizi fast olarak yaptık Allahım. Amin. Delirmenin eşiğindeyim. Yolsuzum. Bir an bu kelimde z yerine s mi yazacaktık lan diye tereddüt ettim ki Hasbinallah ve nimel vekil diyesim geldi şimdi. Ee ne diyecem başka. Sıyırmış benliğim içinde dört nala giden doru taylar var. Nal sesleri takkırı tukkuru... ben de o ahenkte parmaklarıma döküldükçe kelimeler yazıyorum işte. 
Sizin edebi masallarınıza, siyaset güzellemelerineze, yalakalık ve soytarılıklarınıza benzemez benim cümlelerim. Bir kişi dahi beğenmese yazınızı infilak edersiniz. Çalıntı hayatlar ile sahte cümleler kurun bakalım sizi gidi dalkavuklar sizi. Kavuğunuz olmasa belki eşşek kulaklarınız görünecek Midas gibi de ondan böbürlenirsiniz. Başınız isterse arşa yükselsin. Verdikleriniz sizindir. Sakladıklarınız değil. 
Şimdi bu yazılar kime mi kimlere mi sorusu zuhur etti. Kime olacak zıdıklara, zahitlere... hacı hoca ifşa oldu hani. Güya Hindistan çok tanrılı bir ülke bizim ülkemizde islam adı altında olup para eden maddi değeri olan her şeye bizim toplumumuz tapar. Paraya, altına, karıya, kocaya, evlada, eve, arabaya, yüzüğe efendimissss... yalansam yalan deyin. En büyük din softaları. Sahtekarlık sizde, bağnazlık sizde, haksızlık sizde abe say say bitmez bunların sıfatı, sıfatına tükürdüklerim. Şimdi bir düşünün bakalım siz neye tapıyorsunuz ya da neylere.? Bizim çevrede arsaya, tarlaya, mirasa tapanlar var belli dönemlerde çoğalıyorlar. Aslında eski çağlarda insanlar akıl erdiremedikleri doğa olaylarına taparlarmış. Şimşeği yıldırımı anlarım bir nebze, paraya tapmak niye.? Bak parayla satın alıklarınız bir depremde toz duman oldu. Yeyip içtiğiniz kurabiye ya da ekmek yapıp yemeseniz de bu tanrılarınız ne olacak?. Alaycı bi gülümseme ile sizin dininizi ... diyorum. 
Topluluk olarak insanlık olarak maymundan halliceyiz. Şimdi evrim teorisine falan girmeyecem Bakara Suresinde geçen Cumartesi halkından bahsediyorum. Maymun olan. Tüm tapımdıkları ziynetleriyle. Ahhh! Hey yavrum hey! Dinime küfür eden müslüman olsa bari dediğinizi duyar gibiyim. Bi tekerleme mi söylesem o piti piti... ya da aranızdan en günahsız olanınız mı taşı atsa. Eleştirel bir şiir canım. O yüzden belki adı taşlama. Siz olasanız haşlama koyardınız kesin haşlayalım tiz kaynar suda. Yamyam sürüsü. 
Hurafelerle okumadan, düşünmeden yaşayın bakalım biraz daha. Dedim en babanız da gelse sövecem size diye. Benim boynum eğikken sizin başınız yükselmesin diye. Benim ayaklarıma taş bağlayıp atsanızda yokluk denizine. Ben inancımla bir Yunusun midesinde 100 sene yol alırım. Fıtrat değişmez bende ateşten çıkarım. Denizler yarılmaz belki önümde ama Nuh gibi gemilerde kalırım. Delirtmeyin adamı kibar cümlelerle kıssalarla yetinmem bu dünyanın anasını da satarım. Derdi dünya olan dünya malları bugün de siz uyumayın lan! Uykular haram olsun. Kan çanağına dönsün gözleriniz. Sırtınızda yükünüz başınızda derdiniz eksik olmasın. Kaçırdığım keçileri saymayın yavşaklar samanlıkta iğne arayın. O beyaz beyaz pirincin içindeki beyaz taşlar dişinizi kırsın. Hep ben mi ağladım hep ben mi yandımmm bu bozlakta neyse onu da size armağan etmiyorum. Sürünün it oğlu itler. Dönekler, ödlekler, hayırsızlar, uğursuzlar, kem gözlü, ifritler, adı batasıcalar. 
Hadi uyuyabiliyorsanız uyuyun. 

03.03.23/23:55|fk

düştüysek kalkarız daha ölmedik ya!⚡️

Bazı geceler vardır saat dokuz oldu mu uykun gelir akşamın yorgunluğuyla ama on ikide ancak yatağa girersin. Göz kapakların sanki mıknatısmı...