Köm eylemek nedir pek az insan bilir. Azerbaycan Türkçesinde yardım etmek anlamına gelir. Biz inancımız gereği ve ırkımızın verdiği bir gururla kimseden yardım dilemeyiz. Araplar medet der onlardan dilimize imdat diye geçer. Kırgızlar cardam der. Biz yardım deriz. Yardım da aslında güzeldir yardımlaşmak da. Yunus Emre ne der, bölüşerek tok oluruz, bölünerek yok oluruz. Aslında bölüşmek; paylaşmak, destek olmak, yardım etmek demek bir nevi… Biz Allah’tan başkasından yardım dilemeyiz. Genel anlamda. Muhtaçlık anlamında. Ama ailemizden, yakınlarınızdan, dostlarımızdan, sevdiklerimizden yardım isteriz. Derdimize ortak olurlar. Derdimizi, acımızı paylaşırlar. Dost kara günde belli olur. Yani kiminle derdini paylaşıyorsun kim seninle acını paylaşıyor… Sırrını söyleme dostuna, o da söyler dostuna. Paylaşır yani. Demek ki yardım etmek anlamına gelmiyor bazen sesteş olsa da anlamdaş olmuyor.
Ben her anlamda yardımı severim. Karşılık da beklemediğim için genelde, balık bilmezse halik bilir, felsefesine uyarım. Konu yardım da değil aslında. Bi Türkü var çok severim. Biraz da mistisizme meraklıyım. “Anam köm eyle bana bir kurşun döktür. Başımda tuz dolandır üzerlik tüttür. Bi muska yazdıralım adak yapalım, bu sevda yaktı başka bi kız bakalım…” tabi sevdasında kızında hiç değilim. Köm eylemeye gelelim. Biz yardımı inanç gereği Allah’tan dilesek de kurşun döktürmeyi eski inancımız Şamanizmden aldığımız belli Anadolu kültüründe de olan bir şey tabi temeli derin bir araştırma ister. Sentez diyelim.
Başımda tuz dolandır, tuz da kötü ruhları kovduğuna inanılan bir motif aslında. Kurşun dökmeyi görmüşsünüzdür, kişi bir örtünün altında durur. Örtüyü iki kişi tutar. Sonra bir kapta bulunan suya eğitilen kurşun dökülür ve onun suyun içinde sıkışması ile bazı şekiller oluşur. “Gız sende göz var dediydim!” gibi diyaloglar gerçekleşir. Tuz da aynı surette örtünün üstüne saçılır. Sonra silkelenir. Tüm kem gözlerden kurtulursun. ☺
Üzerlik tüttür de aynı şaman kültüründen gelir. Üzerlik bir ottur. Tomurcuk tomurcuk tohum keseleri vardır. O keseler toplanır ve iğne ile ipe dizilir. Farklı geometrik şekiller verilir. Süs eşyası olarak Anadolu köy evlerinde kapı eşiklerinde yerlerini alır. Üzerlik tüttürmek ise otun demet olarak toplanması ve yakılmasıdır. Duman çıkan otun evin ya da kişinin üzerinde, etrafında gezdirilmesi ile gerçekleşir. Aslında Orta Asya Türk geleneklerinde de çam gibi bir ağacın bir dalı tutuşturulur ve yayılan koku tütsü gibi etrafa yayılır. Buna aslında tütsülemek de denir. Alas Alas diye bir takım sözler söyler bu işlemi yapan kişi. Nevruz bayramlarında pek çok defa şahit olmuştum.
Muska yaptırmak sanıldığı gibi sadece Arap kaynaklı değil eski inancımızda da mevcuttur. Tılsımlı sözler yazılır, çizilir koruması için kişiye verilir. Kişi bu muskalarla Tumar da denir bunlar dürülür, katlanır üçgen ya da yuvarlak olur üzerinde belli vakte kadar taşırsın. Benim dedem muska yazarmış. Oradan bilirim. Araplar ise içine belli nazar dualarını koruyucu ayetleri yazarlar. Böylece kötü ruhlardan, enerjiden, kem gözlerden korunursun. Nazar yani. Nazar da Arapça bakmak bakış, demek değil mi!
Adak yapmak ise kişinin inandığı inancına göre Tanrıya sunduğu bir tür teşekkürdür. Genelde derler şu işim olursa kurban kesecem. Adak da buna denir. Verdiği kurbana. Bu her şey olabilir. İslam inancında kan akıtmak sureti ile olurken Türklerde genelde kan daha az oluyor. Kan akıtmadan yani. Nasıl mı? Hayvanın belini kırarak. Ya da kişiyi yüksekte bir dağa çıkararak. Orada uyumasını, gevşemesini sağlayacak bir takım otlar verilerek. Olduğu gibi. Eski mumyalarımızı internetten görebilirsiniz. Ne Mısırlılar gibi iç organları çıkarılmış ne de burunlarından beyinleri… kültürlerin farklı inanç ve değerleri ile şekillenmiş, insanın kurban olduğunu İslam inancında Hz İbrahim’in oğlu İsmail’i Allah’a kurban vermesinden biliyoruz zaten. Bu konuya da açıklık getirdiğimiz göre…
Gelelim niye geldik köm eylemeye, son zamanlarda iç karışıklığı ile bir bunalım yaşıyordum. Ne yazabiliyorum ne okuyabiliyorum. Baş ağrısı, düşünememe… arkadaşım nazar dedi. Bana kim nazar değdirdi ise… hem kem hem kenafir gözlü dedim kapıda üzerlik otumuz var, boynumda cevşen, dilimde dua, ne kaldı geriye… iyice şaman gibi ayine mi bağlasam kendimi. Yurdumu yalnız bir ağaç altına mi kursam. Ağacı işaretleyip çaput mu taksam. Etrafını da taşla örsem de belgilesem. Sonra kendime bir hayvan ruhu aşılasam kurt gibi uluyup kartal gibi gökte mi süzülsem. Çadırımda sabah gün doğumu ile dua gün batımı ile dans mi etsem. Hayvanlar getirse de ben mi yesem. Sonra arada kırık çıkık baksam, muska yazsam. Dededen tecrübeliyim sonuçta. Kötü tinlerin girdiği bedenleri kırbaçlasam ya da sadece ibadet mi?
Ne biçim bi düzen lan bu! Hiç de yabancı değilmişim anlattıklarıma bakılırsa. Neyse siz kimseye nazar eylemeyin. Yüce Hakan sefere gitsin, Bilge Hatun dokuz doğursun. Siz en iyisi pazar eyleyin. Bölüşün. Sevin, sevilin. Tasavvuf ile Şamanizmin arasında kalıp arada bir Budaa’ya selam söyleyin. Herkesin inancı kendine sonuçta… ☺
Bu arada eklemesem olmazdı. Mavi boncuk takışına ölürüm Türkiyem! deyip sonda nazar boncuğunu unutacaktım az kalsın. Mavi boncuk, at nalı, dadan ağacı, bir de el vardı kimin eliydi?… çok yani. El harici hepsi bizim Şamanizmden gelen bir alışkanlığımız. Alışkanlıklar güzel zararlı hale gelmediği sürece. Göz gibi nazar boncukları, baya ürkütücü geliyor bana illuminatici bunlar. Kesin! Dala çaput bağlamak, mum yakmak, el etek öpmek… At nalı güzel ya! Valla.! Lisedeyken bir çok erkek arkadaş ayakkabısının altına çivi takardı. At gibi ayaklarından tıkır tıkır sesler. Bu da çok manidar değil mi? Nazardan korunmak içinmiş demek ki!
Neyse büyüydü, muskaydı, medyumdu, tarottu, faldı, falcıydı bunlara da itibar etmeyin. Bizim eski inancımızda bir fal kitabımız var doğru. Irk Bitig ama şimdi orada zamanımızın saçmalıkları yok. 12 hayvanlı Türk takvimi temel alınarak Çin falı diye de bir şey var ama cidden sakıncalı şeyler olduğunu sanmıyorum. Yıldızname diye de bir şey var bunlar burç yorumları gibi bir şey kişinin hangi ayda doğduğunu kişisel ve ruhsal bir takım özelliklerini sayıyor ama genelleme sadece. Bunlar geliştirilerek bir şeyler değiştiyse bilemem. Kişi sadece kendinden medet umsun. Kendine saygısı olan her zaman iyi işler üzerinde olur.
Umuyorum ki zaman geçtikçe cahiliye ateşimiz harlanmaya başlıyor bilgi meşalesini yakın. Kandiliniz bilim olsun. Saygı, sevgi, hoşgörü yolunda ilerleyin. Yoksa büyüydü, faldı… neye inanırsan öyle yaşarsın! Şeytanınız bol olsun! Esenlikler!
14:27 /28.09.20|fk