Yazarak konuşanlar.
29 Haziran 2025 Pazar
düştüysek kalkarız daha ölmedik ya!⚡️
Bu aralar çok gözlem yapıyorum. Çevremi, insanları ve davranışlar silsilesini. Bu hafta içinden itibaren hergün birileri bir söz verdi ve tutmadı. Birileri ile buluşacaktım ama aramadı, kararlaştırılmış gün ve saat olmasına rağmen. Bu bir tesadüf müydü pek emin değilim. Ben de ısrar etmedim üstüne hatırlatmadım ve aramadım. Birbirinden bağımsız olay ve kişilerin beni görmezden gelmeleri mi deyim yok saymaları mı yoksa hatırlanmaya değer mi bulmamaları. Bilemedim. Ama düşündüm ben mi istedim zorla ki, söz vermek zorunda bıraktım, ısrar mı ettim... bazen olmaz. Galiba bu insanlar da benim yörüngemden çıktılar. Çekmiyor galiba uydular falan. Ve inan umursamıyorum. Sadece bu kadar tesadüf Merkür veya Satürn'e yıkılmamalı diye düşünüyorum.
Topladım her şeyi. Kafamda da hayatımda da konuşulacaklar konuşuldu, atılacaklar atıldı, boşverilmesi gerekenler boşverildi ve gönderilmesi gerekenler son derece rahat bir biçimde gönderildi. Hani meşhur bir söz var ya "her şey sen de bitiyor" diye. Bende başladı bir hastalık yüzünden ve yine bende bitti. Kafam da gönlüm de rahat. Bilinmezden çıkmak huzur veriyor. Hep derim, ya siyah olmalı ya beyaz gri olmaz. Ya iyisindir ya kötü. Ortası yok bu işin. Her insan bünyesinde barındırır iyiliği de kötülüğü de ve ikisi birbirine karışmaz içlerinde taşırlar o duyguyu.. o yüzden sevmiyorum bu kargaşayı. Düz bir insanım ben senin imân beni bağlamaz ki.
Bir hocam var zamanında babam gibi gördüğüm, hizmette de saygıda da kusur etmediğim. Bana hep sen, sana faydası olacak, senin yolunu açacak insanlara yaklaşmıyorsun. Bildiğini okuyorsun diyor hep. Bu hocam dört yıl boyunca yardım ediyormuş gibi yapıp aklımla oynarken ben yine özümden taviz vermemekte diretiyorum. Bu gibi insanlar hepinizin hayatında vardır. Siktir çekemezsiniz. Sizi kalıplara sokmaya çalışırlar. O'cu bu'cu olursunuz. Orospu çocuğu gibi. Omurganız olmazsa yılan gibi her delikten geçersiniz. Ben deve olmaya razıyım. O diken ağzımı parçalasa da ben yerim. Insan olup sizin yediğinizi yeyip sizin gittiğiniz yola gitmektense.
Bir devir daha kapanıyor dolu dolu geçen bol öğrenmeli, bol kavgalı, bol kazıklı... ama mühim olanı başarmaktı değil mi? Oğuz Atay'ın misafir teorisini yenmek. Yolun başındayken sonunu bilmek. Sana yalan söylendiğini üst dudağındaki o gülümsümeden, seni anladığını gözlerdeki hüzünden anlamak. Sana boş vaatlerde bulunanları içinden söve söve anlamlı bir gülümseme ile dinlerken günün sonunu kestirmek. Çok şey... yardım için defalarca kandırılıp yok sayıldığını bile bile yine yardım isterken, bir umut olacak işini bile oldurtmaz bu insanlar ya, ha bunu bile öğrendiğim yaştayım.
Aileme ne kadar kızgın ve kırgın olsam da en işe yaramaz aile üyem bile bu insanlardan bin kat daha inançlı daha omurgalıymış anladım. Şu inanç meselesine gelecek olursak da hep gözünüzün içine baka baka " ben sizin inandığınız Tanrı'ya inanmıyorum" derken dahi anlamadınız beni. Ahh din softaları! Ah bu devrin Firavun'ları! Size genlerinizden riyâkârlık aktarılmış. Münafıklık ve de yavşaklık. Nerede bir şey abartılıyorsa orada o şey yoktur. Herkes kendinde olmayanı ister.
Geçen ay Ankara'nın tepesinden uçakla uçuyorken farkettim, her beş yüz metreye bir cami dikilmiş. Neyin ispatı bu camiler bre gafiller.! Insanı insanlıktan, dindarı dinden çıkarırlar. Vergi kaçırmanın yolunu camilerde bulmuşlar. Ahlak çökmüş, din çökmüş, milleti de siliyorlar. Savaş bizi yıkamaz zaten enkaz halinde 21. yy'ı can çekişerek geçiriyoruz.
Bir kesinlik var ki o da büyük başarılar büyük yıkımları getirir. Yeni çağı başlatan Fatih, en büyük yıkımı getirmişti aslında. Yükselme döneminde ecdadı devrinin koşullarını bilseydi komşuları ile uğraşmak yerine bugün bir karış toprağı olan ülkelere yaranmak zorunda kalmaz borçlu da olmazdık. Aq barbarlarına kuyruk olmaya çalışmazdık. Hâlâ birilerine yaranmaya çalışıyoruz şu yüz yılda. Anasını satayım ben 33 yılda anladım da bunları, bu millet 5000 yılda anlayamadı.
Neyse bir saat yine yazdık kafamızı susturalım diye. Yazmak için de yazmaz insan içine sığdıramadığını gücü yettiğince kalemine anlatır. Bardağımızı boşallttık artık doldurana kadar, şey de denir de mi "Eteğindeki taşı dökmek" ?? Görüşmek üzere, esen kalın uyuduğunuz uyku sadece dinlenmek için olsun. Uyumak için koyun sayan bir nesilden Kurt sevmesi beklenmez. :)
29.06.25 /02:07|fk
14 Haziran 2025 Cumartesi
telaşsız
çaresizlik diye bir şey var mı emin değilim ama tüm yardımları reddetme, derdini anlatamama, çabalamama ve hevessizlik var. istesem çare arayabilirim, istesem vazgeçebilirim ya da istesem kaybolabilirim. bir hafta oldu evden çıkmadım pencereyi ara ara açıyorum. dışarı bakıyorum ve yürüyen kalabalığı, sıcak havayı, esmeyen rüzgarı görüp tekrar pencereyi kapatıyorum. yıllardır dizi izlemiyordum öyle ara ara baktığım şeyler vardı ama sıkılıp devam etmiyordum bir haftada ne kadar dizi izleyip bitirdim saymadım. sarmadı kapattım. ben var ya kitaptan sıkılsam ayıp olmasın diye okuyan insandım valla içim de almıyor dışım da. sanırım bir tükenişin içindeyim ya yeniden doğacağım ya da bu iç bunaltıcı ortamda boğulacağım.
hedefsiz, isteksiz, umutsuz, yorgunum. bayadır ağrımıyordu boynum, o bile başladı usul usul. halim keyfim yok. buna depresyon mu derler yoksa işsizlik mi bilemedim. yazları oldum olası sevmedim. bu havalar beni daha depresif yapıyor ve çaresiz de değilim ama içim almıyor. biri beni şöyle bir dövse kafamı gözümü kırsa, elim kolum sarılı olsa ancak o zaman sanırım bu hissizlik yerini acıya bırakacak. lan canı dayak isteyen bir benim sanırım valla bu sıkıntıyı atacak başka bir şey bulamıyorum. hiç dayak yemedim belki filmlerde görüldüğü gibi değil diyeceksiniz ama çok bisikletten düştüm haftalarca kolum bacağım sargıda kaldı, yara bere içinde çok gezdim o yüzden o acı var ya kolunu dahi kıpırdatamama o acı bana unuttururdu her şeyi.
ama düşmek yasak. sonsuzluk yasak diye bir roman var bak okumanızı şiddetle gdsggfdfg tavsiye ediyorum. şiddet yok tabi romanda öyle yasak falan deyince aklıma geldi. baş ağrım dinmiyor yazmak da unutturmadı bak kendimle çeliştim ağrımı unutmak için yazarken ağrılar dileyip içimdeki acıdan kurtulmaya çalışmam ne büyük çelişki. içim dediysem kafam. malum kalpte bir acı bir sıkışma bir üzüntü keder yok. kafam susmuyor. tenin ağrısı belki içerimi susturur umudundayım.
derin bir iç çekiş ve kırgın bir ruhtayım. çabalıyordum vazgeçtim. kendimden bile sanırım vazgeçtim. erol evgin diyor ya '' hani yıldızlar yanıp sönerken, hani bir yıldız kayar da insan, hani bir telaş duyar ya birden, işte öyle bir şey''... bırak tek yıldız kaymasını yıldız yağmuru görsem içimdeki ölüyü diriltemez kaldı ki telaş, ölüde hissedilmez. dua ederken bile artık edecek bir temennim yok, elimi açıp susuyorum, bir köle teslimiyetiyle ne verirsen razıyım der gibi, dilek yok, hayal yok, zaman yok... neyse küçük harflerle yazdığım bu yazımı bir gün güzel şeyler olur eski heyecanımı kazanırım umuduyla bitiriyorum. esen kalın!
14.06.25/22:28/ fk
26 Mayıs 2025 Pazartesi
hevessizleştirildik🍂
Her şey o kadar sıradanlaştı ki heves meves kalmadı insanda. Yaşama sevinci falan hiç yok, kalbim zaten atmayı unutmuş. Ben bu kalbimdeki sükûnu inanç ve tevekkülden sanırdım meğersem gamsızlık alametiymiş. Ailemdeki dünya yansa umursamayan, gelecek mi gelmeyecek rahatlığı annemden geçmiş bize. Bi bende var sanıyordum meğersem ailecek kalbi atmayan insanlarmışız. Yeni anladım. Yoksa insan bu kadar sakin kalamaz bu kadar vurdumduymaz olamaz.
Anlayacağın sabır ve inanç benim neyime? Bugün X hesabıma yazdım "şu tüm duaların kabul olduğu zaman diye bir şey varmış, hangi zaman ?" diye sabah ezanına yakın bir zaman dedi Zeynep. O dua bile ibadet istiyor anasını satayım. Sabahın köründe kalk... Bir buçuk yıl üzerime güneş doğmadı. It gibi çalıştım. O zamanlar neden tutturamadım acaba.? Bir kaynakta o zamana Eşref Saati deniyormuş. Bi yakalayamışım ömrümce şu vakti. Ne kaldı ömrümden geriye peki? Ve kalan ömrümde ne işime yarayacak?
Ümitsizlik kuyusuna yine düştü gönlüm. Uzun zamandır bütün ümidim kendimdeydi. Baktım benden bir yol olmuyor bu kez kendim, kendimi attım kuyuya. Hep başkaları mı atacak. Kurt parçalamadı bedenimi. Duvarı nem insanı gam yıkar. Kurt'un günahını almayın. Hep sıkıntılar bitecek ve karanlığın sonu aydınlığa çıkacak derdim. Ben zaten kuyunun dibindeyim. Yol da yok ışık da yok. Dervişler kendilerini çilehanelere kapatırlarmış. Dünya nimetlerinden sıyrılıp gerçek hakikate ulaşmak için. Ben de zamane dervişiyim. Dervişten farkım yok. Gözümde perdem.
Bir insan ne zaman gerçeğe ulaşır ki? Gerçek var mı ki? Hani dünya yalandı? Ben Neşet Ertaş'ın yalancısıyım. Iyilik ederek gerçeğe ulaşamazsın. Doğru olarak da ulaşılmıyor anladım. Sevgi falansa o zaten heba edildi. Hevesimiz kursağımızda kaldı yine. Iyi şeyler sessizliği sever dediler sustum baktım o da gitmiş. Dün yalvardım Rabbime gök parçalanırcasına bir yağmur yağsın diye. Yağmur temizleyecek kiri pası içine akan bu insanların bulunduğu şehri. Pislik içimizde. Kalbimizde bir kan pıhtısı. Kibir hafif dudakların yanağa çekilmesi ile zühur ederken ayaklarımız bağlı, dilimiz mühürlü, benliğimiz fesat. Bir insanın yola çıkarken son sözleri yalan olmaz, uyarı, hatırlatma ya da helalliktir. Ben şu kadarcık ömrümde en iyi bir yerde kimsenin kalıcı olmadığını anladım. Bir yer iyiyse kimseye kalmaz ama kötülük de kimsenin yanına kalmaz.
Şu sıralar iç çekişlerim arttı. Veda zamanı. Heba edilen bir ömrü burada bırakma zamanı. Israr etmeye gerek yok. Bir şey olmuyorsa zorlamaya gerek yok. Biz bir şey yoksa "hiç mi yok?" diyen bir milletiz. Israr iyi değildir. 100'de ısrar etme 90' da olur, insan dediğinde noksan da olur demişler. Israra gerek yok. Çinlilerin güzel bir sözü var " Neden bu kadar acele edersiniz, telaşınız neden? Nasıl olsa öleceksiniz? " dünyanın savaşmayı sevmeyen en akıllı ülkesi. Sakin yaşıyorlar telaş yok ve en kalabalık nüfusa ev sahipliği yapıyorlar. Biz ise hevesi kaçmış bir misafirden başkası değiliz o yüzden acele ediyoruz.
Yollar koşuşturan insanlarla dolu, trafik geç saatlere kadar yoğun, herkes asık suratlı, bir yerlere yetişmeye çalışıyorlar. Neredeyse her gün okula yürüyerek gidiyorum. Otobüsler tıklım tıklım, taksiler arap yolcuya kitler gibi fiyat yazıyor. Acele etmeden gidiyorum. Kulağımda rast gele çalan bir müzik ritme göre basan ayaklarım. Adım adım. Ama bugün buna da gerek kalmadı, anladım. Emekler çöpe gitti. Ne emeklerimiz boşa gitmedi ki? Yıllardır çabalayan ömrüm, boşuna bir uğraşın peşinde heba oldu. Bir insan evladı da demedi, yapma etme diye. Yıllardır tanıdığım insanlar bana kuyudaki Yusuf muamelesi yaptı. Ee şimdi diyeceksin sen kendini atmadın mı o kuyuya? Attım ama bu kez çıkmak için uğraşmamak üzere. Çevremdeki herkes bana yardım eli uzatan bir Tüccar muamelesi yaparken bir halat bir merdiven uzatmak yerine ellerini gösterdi. Kimi sefir kimi bedevi kimi yol gösterci kimi ise kardeşimdi. Ellerinden gelen sadece oymuş gibi. Merdiven uzatsa kolu daha az yorulurdu sanki. Bir kova atsa suyuda beraberinde gelirdi. Pes ettirildi. Çölde ne işi var gönlünün derviş değilsen, Leyla'nı aramıyorsan, bedevi değilsen belasını arıyordur şüphesiz bu kulun.
Uzun ettim bir saattir kelime biter mi bitmez, dert biter mi o da bitmez... Gecesi son bir gayret yağmurlu olsun. Etraf serinledikçe içimdeki yangın sönsün istiyorum. Yılları heba olan tüm gençlere aydınlık bir ömür diliyorum. Esen kalın!
00:56/26.05.25|fk
30 Nisan 2025 Çarşamba
33
Ben yirmili yaşları bitireli 4 yıl olacak. O yaşlarım ve ondan da aşağısı hep delikanlılık çağlarımdı. Sözde değil haa! Öz'de! Harbi kız derlerdi. Kavga bela görüntümün aksine bana tersti. Çalışkan, terbiyeli, babasının kıymetlisi, okulunun delisi, arkadaşlarınının gözdesi. Klişe gelirdi bana erken yaşlardayken büyüyünce yalnızlaşır insan derlerdi. Bana benim gibi sıcak kanlı, hiperaktif, heyecanlı, deli dolu bir insan için olası gibi görünmüyordu. Tuttuğu takımı değiştiren bir arkadaşımı yıllarca içimde affedemedim. Siyasi parti, ideoloji falan bence değişmez şeylerdi. Anayasamızın ilk üç maddesi ile kıyaslanamaz elbet ama onun gibi külttü yani benim için. Şimdi o çok sevdiğim takımın maçlarını bile izleyemiyorum. O ideolojik olarak kendime en yakın bulduğum partiyi geç oy bile kullanmıyorum.
Ben hep 32 yaşıma kadar büyük değişiklikleri göreceğim, yaşayacağım ve belki de öleceğim derdim öyle mükemmel değere sahip bir ömürdü, ömürden bir yıldı. Taa 23 yaşımdayken tam tersinin hayalini kurmuştum. Ama hiç de hayal ettiğim mükemmellikler yaşatmadı. Bana azalmayı, az kalmayı, insanın insana yük olduğu, bu canın bu bedene mülk olmadığını öğretti halbuki Neşet Ertaş "Adam adama yük değil" dememiş miydi?
Nisan ayını, Bahar mevsimini oldum olası çok sevmişimdir. Ölünecek ay da derim hep. Bahar, kelebekler, kuş cıvıltıları ve bizim köydeki mezarlığın yemyeşil otlarla kaplı çevresi ve de içi. Bu ayda ara ara yağmur da yağar tam adına layık. Her cenazede büyük bir oba kurulur Yağmurlu'da...
33 yaşımda toprağımın çekmesi peki. Numeroloji'de benim sayım üçmüş. Iki üç yan yana gelince, iki kaldı yolun yarısına diyor, Cahit Sıtkı Tarancı. Her şey gelişip değişirken yolun yarısı ve yolun sonu hiç değişmiyor.
Kendimi tenhalaştırdığım 32'm ve daha da yalnız kalmaya sebep ya da bahane arayan zihnim ile yalnızlığı selamlıyorum. "Yalnızlık benim eski sevgilim..." diyordu bir şarkıcı. Biz en başından beri istikrarlı yolumuza devam ediyoruz. Mutluyuz. Hatırlattı mı size baş harflerle bir gelin arabası arkası... Mutluyuz ve insanlar bu kadar yalnızken ve bu kadar sakinken yalnızlığınıza katlanamıyorlar. Kendi mutsuz evliliklerine, sen de evlen de belanı bul, kendi ayakların üzerinde ne durmaya çalışıyorsun hamal var getirir sen yersin, hele bir de çocuk varsa daha duşa gitmeye zamanı olmayan, saçı kuş yuvası mı bülbül yuvası mı olmuş, kuşların dahi seçemediği, tek hayatı çocuk uyutup kahve içip, film izleyip şansı yaver gitti ise çocuk okulda falansa gündüz kuşağı, kadın programları izleyen, yan komşusunu, eltisini, görümcesini kötüleyen, koluna altın bilezik takamadan Gollum olan hem cinslerim bi siktirin gidin artık. Kendinize evli arkadaş arayacağınıza kendinize bir meşgale bulun ayak altında dolanmayın. Erkekler bu konuda arkadaşlarını darlamıyor erkekleri karıları darlıyor. Bekar arkadaş istenmeyen tüğ gibi görülüyor. Ağdaları hazır. Lazer de olur. Neyse dilimde tüğ bitti bu insanlara cevap vermekten de burada biraz söveyim dedim. Sffsfsggsggs!
Azaldık ya hani bu yıl bir hafifleme geldi. Sorma. Meğersem bu insanlar da bunu bekliyorlarmış ben yürekli çıkmışım yani. Korkusuzca "herkes kendi yoluna" demeyi öğrenmişim. Yılların dostluğuymuş, kardeşlikmiş, safsata! Gerçekten en sevimli kedi bile teklike anını geç tırmanmak için tırnaklarını çıkarmayı biliyor. O dost dediklerimiz de tam olarak tırmanabilmek bir üst levele yükselebilmek için çıkarıyorlar tırnaklarını sonra da biz buraya tırnaklarımızla kazıya kazıya geldik diyorlar. Ne kazıması kazı-kazan mı puşt! Kuyumuzu kaza kaza geldiniz. Iyice de yükselin inşallah düşüşünüz sert olsun.
Neyse bu benim 32 yaşıma, geride bıraktıklarıma imzam olsun yazarak konuşmanın devrini kapatıp sadece konuşsam bir anlamı da kalmaz söz uçar yazı kalır sonuçta. Daha iyi bir yol bulana kadar yazmaya devam edeceğim. Bazen sustuklarım, çok sonraları böyle dökülüyor kalemimden. Beni içime atmak zorunda bırakan herkese en ince küfürlerimi iletiyorum. Geceniz hakettiğiniz gibi olsun.! Yalancının mumu yatsıya kadarmış yatsı vakti namaza duran yalancılar ikindi vakti çarpsın sizi. Belasını bulasıcalar.
Esen kalın gönlü güzel ama üzenin çok olduğu insanlar. Bugün, Güneş Doğu'dan bizim için doğacak.
30.04.25/00:19|fk
30 Mart 2025 Pazar
bayram 🍬
Neyse uzun ettim yine, cümleten güzel bayramlar diliyorum çoktan seçmeli hayatımızda hepimize. Esen kalın bayramı bayram gibi yaşayın.
30.03.25/00:16|fk
18 Mart 2025 Salı
ya ermiş ya derviş📿
Metaforlar, telmihler, kinayeler bir tarafa ayın aydınlattığı gece gibi parlayan yıldızlar yoldaşınız olsun. Güneşim gitti diye kederlenmeye gerek yok bir ay doğar ardından, güneşe bakamazsın parıltısından ama ay sana kaybettiğin umudu getirir halesinden taşarak. Umut yoldaşınız olsun. Kaybettikçe aramayı, buldukça sarılmayı unutmayın. Geceniz güzel umudunuz Divan Edebiyatındaki gibi Bakî olsun. Esen olun!
18.03.25/01:34
(Not: Bize bu günleri yaşamamız için canını feda eden ulu atalarımız Çanakkale'de can verip düşmana yol vermeyen şehitletimizi rahmet ve minnet ile anıyorum. #çanakkalegeçilmez🇹🇷 )
düştüysek kalkarız daha ölmedik ya!⚡️
Bazı geceler vardır saat dokuz oldu mu uykun gelir akşamın yorgunluğuyla ama on ikide ancak yatağa girersin. Göz kapakların sanki mıknatısmı...
-
Fatımalar düşkündür babalarına, babalarından sonra kalmak mirastır Hz. Fatıma'dan onlara... 25.05.19/03:27|fatikozanoğlu
-
Hiç giymediğim kıyafetlerim oldu yıllar var. Kiminin bedeni uymadı. Yokluk gördük çok zaman. Birileri verdi koyduk bir köşeye. Giyilmedi, gi...
-
Bir arkadaşım var, her ne kadar tanımasam da kimdir, necidir bilmesem de... ben kendime "yazarak konuşanlar" derken o "sonral...