Rüzgarın insanın tenini okşadığı serin bir Asya gecesi yıldızlar çok seçilmiyor gök yüzü açık, dışarıda insanlar Nisan Ayının son günlerini kısa kollu tişörtleri hatta askılı elbiseleri ile geçiriyor. Öğle okuldan dönerken bir kızı gördüm hele, gözlerime inanamadım. Açık ve kısa giyinmenin bokunu çıkarmış tehçirciliğe girmişti giyimi. Az kalsın ışıklarda zincirleme kaza olacaktı yer Orta Asya değil Orta Doğu olsaydı. Kabul etmeliyim ki buraya da fazla bir manzaraydı. Yakışsa bu kadar aklımda kalmazdı yirmili yaşlarda etine dolgun bir kardeşimiz. Bilemeyiz...
Ben yirmili yaşları bitireli 4 yıl olacak. O yaşlarım ve ondan da aşağısı hep delikanlılık çağlarımdı. Sözde değil haa! Öz'de! Harbi kız derlerdi. Kavga bela görüntümün aksine bana tersti. Çalışkan, terbiyeli, babasının kıymetlisi, okulunun delisi, arkadaşlarınının gözdesi. Klişe gelirdi bana erken yaşlardayken büyüyünce yalnızlaşır insan derlerdi. Bana benim gibi sıcak kanlı, hiperaktif, heyecanlı, deli dolu bir insan için olası gibi görünmüyordu. Tuttuğu takımı değiştiren bir arkadaşımı yıllarca içimde affedemedim. Siyasi parti, ideoloji falan bence değişmez şeylerdi. Anayasamızın ilk üç maddesi ile kıyaslanamaz elbet ama onun gibi külttü yani benim için. Şimdi o çok sevdiğim takımın maçlarını bile izleyemiyorum. O ideolojik olarak kendime en yakın bulduğum partiyi geç oy bile kullanmıyorum.
Ben hep 32 yaşıma kadar büyük değişiklikleri göreceğim, yaşayacağım ve belki de öleceğim derdim öyle mükemmel değere sahip bir ömürdü, ömürden bir yıldı. Taa 23 yaşımdayken tam tersinin hayalini kurmuştum. Ama hiç de hayal ettiğim mükemmellikler yaşatmadı. Bana azalmayı, az kalmayı, insanın insana yük olduğu, bu canın bu bedene mülk olmadığını öğretti halbuki Neşet Ertaş "Adam adama yük değil" dememiş miydi?
Nisan ayını, Bahar mevsimini oldum olası çok sevmişimdir. Ölünecek ay da derim hep. Bahar, kelebekler, kuş cıvıltıları ve bizim köydeki mezarlığın yemyeşil otlarla kaplı çevresi ve de içi. Bu ayda ara ara yağmur da yağar tam adına layık. Her cenazede büyük bir oba kurulur Yağmurlu'da...
33 yaşımda toprağımın çekmesi peki. Numeroloji'de benim sayım üçmüş. Iki üç yan yana gelince, iki kaldı yolun yarısına diyor, Cahit Sıtkı Tarancı. Her şey gelişip değişirken yolun yarısı ve yolun sonu hiç değişmiyor.
Kendimi tenhalaştırdığım 32'm ve daha da yalnız kalmaya sebep ya da bahane arayan zihnim ile yalnızlığı selamlıyorum. "Yalnızlık benim eski sevgilim..." diyordu bir şarkıcı. Biz en başından beri istikrarlı yolumuza devam ediyoruz. Mutluyuz. Hatırlattı mı size baş harflerle bir gelin arabası arkası... Mutluyuz ve insanlar bu kadar yalnızken ve bu kadar sakinken yalnızlığınıza katlanamıyorlar. Kendi mutsuz evliliklerine, sen de evlen de belanı bul, kendi ayakların üzerinde ne durmaya çalışıyorsun hamal var getirir sen yersin, hele bir de çocuk varsa daha duşa gitmeye zamanı olmayan, saçı kuş yuvası mı bülbül yuvası mı olmuş, kuşların dahi seçemediği, tek hayatı çocuk uyutup kahve içip, film izleyip şansı yaver gitti ise çocuk okulda falansa gündüz kuşağı, kadın programları izleyen, yan komşusunu, eltisini, görümcesini kötüleyen, koluna altın bilezik takamadan Gollum olan hem cinslerim bi siktirin gidin artık. Kendinize evli arkadaş arayacağınıza kendinize bir meşgale bulun ayak altında dolanmayın. Erkekler bu konuda arkadaşlarını darlamıyor erkekleri karıları darlıyor. Bekar arkadaş istenmeyen tüğ gibi görülüyor. Ağdaları hazır. Lazer de olur. Neyse dilimde tüğ bitti bu insanlara cevap vermekten de burada biraz söveyim dedim. Sffsfsggsggs!
Azaldık ya hani bu yıl bir hafifleme geldi. Sorma. Meğersem bu insanlar da bunu bekliyorlarmış ben yürekli çıkmışım yani. Korkusuzca "herkes kendi yoluna" demeyi öğrenmişim. Yılların dostluğuymuş, kardeşlikmiş, safsata! Gerçekten en sevimli kedi bile teklike anını geç tırmanmak için tırnaklarını çıkarmayı biliyor. O dost dediklerimiz de tam olarak tırmanabilmek bir üst levele yükselebilmek için çıkarıyorlar tırnaklarını sonra da biz buraya tırnaklarımızla kazıya kazıya geldik diyorlar. Ne kazıması kazı-kazan mı puşt! Kuyumuzu kaza kaza geldiniz. Iyice de yükselin inşallah düşüşünüz sert olsun.
Neyse bu benim 32 yaşıma, geride bıraktıklarıma imzam olsun yazarak konuşmanın devrini kapatıp sadece konuşsam bir anlamı da kalmaz söz uçar yazı kalır sonuçta. Daha iyi bir yol bulana kadar yazmaya devam edeceğim. Bazen sustuklarım, çok sonraları böyle dökülüyor kalemimden. Beni içime atmak zorunda bırakan herkese en ince küfürlerimi iletiyorum. Geceniz hakettiğiniz gibi olsun.! Yalancının mumu yatsıya kadarmış yatsı vakti namaza duran yalancılar ikindi vakti çarpsın sizi. Belasını bulasıcalar.
Esen kalın gönlü güzel ama üzenin çok olduğu insanlar. Bugün, Güneş Doğu'dan bizim için doğacak.
30.04.25/00:19|fk
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
hevessizleştirildik🍂
Tam 00:00'ı gösteriyorken saat, dilime dolanmış son bir kaç yılımı özetleyen bir şarkı. "Sabır öylece kaldı da sabredeni söyle kim ...
-
Fatımalar düşkündür babalarına, babalarından sonra kalmak mirastır Hz. Fatıma'dan onlara... 25.05.19/03:27|fatikozanoğlu
-
Hiç giymediğim kıyafetlerim oldu yıllar var. Kiminin bedeni uymadı. Yokluk gördük çok zaman. Birileri verdi koyduk bir köşeye. Giyilmedi, gi...
-
Bir arkadaşım var, her ne kadar tanımasam da kimdir, necidir bilmesem de... ben kendime "yazarak konuşanlar" derken o "sonral...