29 Kasım 2021 Pazartesi

son Kasım🌬

Saat 7 çeyrek. Evde yalnızım. Bir hastalık bir ateş. Belimde keskin bir ağrı. Göğüs kafesim öksürmekten menteşesi bozulmuş kapı gibi her öksürüşte savrulup çarpıyor. İçime batıyor nefesim. Yüzümde solgun bir Son Kasım. İçimde öfkeli bir yasım var. Yaslar neden bitmez? Çok canım yanıyor. Oturamıyorum. Kalkamıyorum. Yatamıyorum. Derin bir acı, kederli bir akşam. Uyumaktan yorulmuş bir göz ve gözyaşı dumanıyla buğulu. Dokunsalar ağlarım valla. Sizin hiç babanız öldü mü? Benim öldü, kör oldum. Der Ibn-i Sina. Babamı düşündükçe hala içim yanıyor. Her yıl yine bu zamanlar hasta düşüyorum. Hayattan alacak bir şeyim kalmamış gibi. Biraz daha yakın biraz daha hazır gibi. Ölümden bahsedince arkadaşlarım bana kızıyor. Şu yaşa geldim. Elimde ne bir işim ne bir ne de amacım var. Sadece yaşamaya çalışıyorum, kimseye muhtac olmadan. Bilmiyor çoğu insan. Sert yüzümün altında kalbi kırılmış çocuğu. Elime alıyorum bazen mutluluğu, kalbimden taşmış. Ama paylaşacak kimsem yok. Önceden de güvensizdim. Öyle kolay kolay sır vermezdim. Ama şimdi iyice çekilmezim. Tahammül edemiyorum kimseye. Dinlemek için müzik dinleyip yemiş olmak için yemek yiyorum. Başucumda haftalardır hiç eksilmeyen küçük bir su şişesi. Ev sahibinin kira almaya geldiğinde faturalardaki sıfırı görünce yüzlerindeki hayret ifadesi. Yaşamıyor gibiyim. Bir şeyler hep eksik. Tatsız tuzsuz. Yüzümde en ufak bir yaşam ifadesi yok. Acı çekiyorum. Hayat var deyip kendime gülüp geçiyorum. Arada derdimi paylaşacak bir dost bulursam ne mutlu. Kendisini pek sevmesem de ideolojik olarak çok güzel bir sözü var, kim olduğunu da siz bulun. Kedilere ağlayıp kuşların yasını tutuyorum. Diyor. Valla öyleyim bende. Sabahları kalkıyorum bir bakıyorum, durakta bir dünya insan. Daha gün doğmamış. Üzülüyorum. Nereye gidiyorlar, hayatlarında neleri değiştirebiliyorlar diye. Her gün geçtiğim yolda marketin önünde dilenen 40'lı yaşlardaki Rus abiye de çok üzülüyorum. Hava çok soğuk. Ayak bilekleri açık. Derisi soğuktan kaskatı olup gerilmiş. Burnu kıpkırmızı. Ya votka ya konyak kokusu. Yaşlı babuşkaların evimin hemen altında soğuktan gerilmiş elleriyle demet demet çiçek satması. Otobüste uyuklayan çocuklar. Derse geç kalan öğrenciler. İstemediği işi yapmak zorunda olan insanlar, sevmediklerine hergün katlanmak zorunda olanlar. Hepsine çok üzülüyorum. Buzdan yere yapışmadan gideceğim yere gitmeye çalışıyorum. Kendime de üzülüyorum. Yere yapışmanın zevkini hiçbir zaman diğer insanlar gibi tadamayacağım için. Hiçbir zaman düşmekten korkmadım. Hatta piste bir huyum var. Düşene gülmek gibi. Kendime dahi. Düşmeye de korkuyorum. Ona da üzülüyorum. En sevdiğim ayakkabılarımı kayma korkusu ile giyemediğime de. Her şey üzüyor beni bu ara. Duygusallık da değil bu. Sanki başka bir derdim var. Sürekli üstünü kapatıyorum. Bilinçaltım beni buna sürüklüyor. Derslere hazır gidemiyorum. Bir suçluluk psikolojisi. Buna da üzülüyorum. Buna çok üzülüyorum. Sanki gücüm yetmiyormuş gibi. Önceden yazdıklarımı paylaşırdım. Kaç aydır onu bile yapmıyorum. Yazdıklarım bende kalıyor. Beni yakıyor. Bir gün bir kitap dolusu yazarsam. Okuyucularım ancak bilecek. Yazıp da paylaşamadıklarımı. Kollarımda hissizlik. Bileklerimde karıncalanma. Son gücümü verir gibi dinlene dinlene yazıyorum. Yazı görür müyüz bilmiyorum ama kışı yaşamayı sevmiyorum. Ayak parmaklarıma kadar bir acı, dizlerimde eskilerden tanıdık bir baskı, şakalarımdan göz altlarıma keskin bir sızı, tüm bedenim kenetlenmiş ruhumu sıkıyorlar. Bedenin yükünü neden ruh çekiyor. Her öksürüşümde canım bedenimden sıyrılıyor sanki. Şu salgınları, hastalıkları ne zaman atlatacaz diyorum başka bir şey çıkıyor ortaya. Insanoğlu akıllı bir varlıkken neden aklını kötülüğe çalıştırıyor.? Neden güzelliklerini görmüyoruz hiçbir şeyin. Ben sevmediklerimi sevmeye hazırım. Yeter ki delinin birisi artık o meşhur kuyuya o meşur taşı atsın. İsteksiz. Meçhul, kederli, bol acılı bir günden yarın doğacak güne selam gönderiyorum. Yarınlar daima umut verir. Esen kalın, soğuğunuz ayaza dönmesin. Göklere bakıp kayacak yıldızı umutla arayıp heyecanla dilekler tutmanın keyfine varın. Gece de gündüz de bizim olsun. Bir kurt ulusun.

20:04/29.11.21|fk

kısır döngü

  bazen bizi yıkan acının sadece bizde olduğunu sanarken acıyı farklı şekillerde yaşarız. ama acı bazen de ortaktır. aynı hissin yorgunluğu ...