Mevsimler gelir geçer, bir Allah'ın kulu da demez ki nereye gider, nereden gelir. Gelen aynı kış, giden aynı yaz mıdır? Aynı bahar ise neden gidenler gelmez. Her kış ayrı üşütür. Her sonbahar ölümü hatırlatır. Sonbaharda ölen ilkbaharda neden dönmez? Mevsimlerin sadece adı bir. Mevsimler ayrı. Her mevsim ayrı...
Insanın da mevsimi var bir yanı bahar gibi yağmur kokar, bir yanı kış gibi ayaza çalar. Her mevsim nasıl ayrıysa insanı da ayrı anlayacağın. Bir de ne var biliyor musun? Bu mevsimler ayrı dersler verir adama. İlkokul duvarlarında dört mevsim haritası. Autumn, Winter, Spring, Summer gavurcası. Okullarda bile öğretilmez mevsimine göre insan olması.
Bugün bahçeye girdim. Yerlerde kaval olmuş cevizler, ağaçta yemyeşil. Yerdekilerden bir iki tane kırdım. Annem çıtırık der bizim cevize. Lezzeti güzel. Ama kabuğu sert demek yani. Sonra ağaçtan iki tane aldım. Yerdekiler sağlam cevizlerken ağaçtan aldıklarım çürük çıktı. Bu da bir ders halbuki ki... Ağaçta sağlam yerde çürük. Insanın da sağlamı çürüğü aynı misal. Çürük olanlar tepede sağlam olanlar yerlerde. Hiyerarşi desem değil. Kast desem değil. Kader anasını satayım kader.
Meyvenin çürük olduğunu dışından bi izi vardır anlarsın. Yemişin kabuğunda izi olur anlarsın. Bir minik kurt girer yemişe, meyveye, sebzeye. Aç gözlülük eder tıkabasa yer. Sonra kendi minik formunda açtığı delikten tekrar çıkamaz. Baktı çıkmak için daha büyük kapı açmak lazım. Yer Allah yer. Aç gözlülüğünün cezasını canı ile öder. Allah ona kabuğa gir orada yiyecek var diye öğretmiştir. Akıl vardır ama yedikten sonra çıkamayacağını fikredemez. Akıl var fikir yok dedikleri hadise. İşte asıl hadise burada. Bunları izinden anlarız, deriz bu çürük, kurtlu, içini yemiş diye ama insanı anlayamayız. Insanın çürüğü daha beterdir. Iz bulamazsın, kokusu yoktur. Insanın çürüğü en kötüsüdür. Hayvanın bile çürüğü yoktur. Ama insanoğlunun vardır. Yaşamadan göremezsin. Görsen de yakıştıramaz, anlayamazsın. Insanın çürüğü kötü kokmaz ama kötü kokutur. Kendine zarar vermez ama çevresini darma duman eder. Yakar kavurur. Keşke dersin, belli olsa. Bilsek. Yaklaşmasak, açıtmasa, ağzımızın tadını bozmasa...
Bir küçücük omurgasız, kurt kadar olamayan insanlar var. Kamuflajları o kadar sağlam ki. Allah'ı gelse anlamaz.
Ben bazen insanlara katlanamıyorum. Bazı insanların varlıkları beni boğuyor. İçim almıyor. Annemin bir sözü vardı. İnek almıyor dana varmıyor diye. Aynen de öyle bir durum. O zaman şu sözü söylüyorum içimden. Bana ait bir söz. Böyle bir bunalım halindeyken dilimden dökülen bir söz. "Eğer bir insanın varlığına katlanamıyorsan onu sevmeyi dene." Yani ikinci kanala geçiyorum. Daha az kusur görüyorum. Bürünüyor şu meşhur savunma mekanizmama... onlar taarruza geçseler de ben saldırmalarını soğuk kalınlıkta seyrediyorum. Sonra içim almıyor ya zaten. Günü kurtarıyoruz. Zaten dünya bir gün değil mi! O da bana yeter.
Ne kadar kızsam küssem de insanlara olan inancımı kaybetmediğim sürece merhamet damarlarımda akmaya devam ediyor. Dua ediyorum Amin diyorum. Olmayacak duaya amin böyle deniyor. Olmayınca üzülmüyorum. Üzülünce giden gelmiyor. Ölen dirilmiyor. Gönülden düşen gönle girmiyor.
Mevsimler geçiyor. Sonbahar kışa devretmeden nöbeti içinizi üşüten insanlardan kaçın. Uzaklaşın. Gidin gidebildiğiniz kadar uzaklara. Öyle yerler var bilin. Üzülmeyin. Üzülünce de üzmeyin. Hayat kısa! Esen kalın.😁
01:28/07.10.20|fk
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
telaşsız
çaresizlik diye bir şey var mı emin değilim ama tüm yardımları reddetme, derdini anlatamama, çabalamama ve hevessizlik var. istesem çare ar...
-
Fatımalar düşkündür babalarına, babalarından sonra kalmak mirastır Hz. Fatıma'dan onlara... 25.05.19/03:27|fatikozanoğlu
-
Hiç giymediğim kıyafetlerim oldu yıllar var. Kiminin bedeni uymadı. Yokluk gördük çok zaman. Birileri verdi koyduk bir köşeye. Giyilmedi, gi...
-
Bir arkadaşım var, her ne kadar tanımasam da kimdir, necidir bilmesem de... ben kendime "yazarak konuşanlar" derken o "sonral...